Takdir edilen manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerektiği-
Uzman bilirkişiden alınan kusur raporunda sigortalı araç sürücüsünün %80 oranında, davacının %20 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, meydana gelen kaza sonucunda davacının %6 oranında sürekli maluliyeti olduğunun anlaşıldığı, davacının zararının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemine göre belirlendiği gerekçesiyle başvurunun kabulüne karar verileceği- Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği-
Uyuşmazlık, davalının ruhsatlı ve izinli faaliyet gösterdiği maden sahasına ait izninin, maden sahasını da içine alan bölgenin doğal sit alanı olması nedeniyle iptal edilmesi sonucunda, iznin sona ermesinden sonra da maden sahasının kullanıldığı iddiasına yönelik arazi kullanım bedeli istemine ilişkindir...
Bölge Adliye Mahkemesinin mahrum kalınan kârın bulunmadığı ve davacı tarafından Vergi Dairesine çalınan mallar için düzeltme beyannamesi vermeden stoğa giren mallar için KDV ödeyip ödemediği belirlenmeden ve vergi dairesine düzeltme beyannamesi vermeden zararın oluştuğunun kabul edilemeyeceği-
Davacı hakkında "PKK sempatizanı olduğu, terör örgütünü övücü sözler sarfettiği" iddiasıyla isimsiz ihbarda bulunan kişilerin davalılar olduğuna dair bir tespitin olmadığı, davalıların gerek idari tahkikat aşamasında gerek soruşturma ve kovuşturma aşamasında tanık sıfatıyla ifade verdikleri, davacıya yönelik haksız bir şikayet veya ihbarlarının bulunmadığı, tanıklığın bir kamu görevi olduğu, davalıların ihbara konu fiillerle ilgili bilgi ve görgülerini yargı makamlarına ve idari tahkikat yapan birime bildirdiği, davacının görevinden uzaklaştırılmasının Diyarbakır Valiliğinin idari bir tasarrufu olduğu, davalılar hakkında iftira, suç uydurma veya yalan tanıklık suçlarından açılmış herhangi soruşturma ve kesinleşmiş bir mahkeme hükmü bulunmadığı, davacının mahkumiyete yeterli her türlü şüpheden uzak kesin delil edilemediği gerekçesi ile terör örgütü propagandası yapmak suçundan beraat ettiği, davacı hakkındaki bu ihbarların davalılar tarafından yapıldığına dair bir delil veya emare bulunmadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verileceği-
Davacı vekilinin dava ve ıslah dilekçesinde, müvekkilinin kullanmak zorunda kaldığı kredi için "kredi kullanma" tarihinden itibaren işlemiş faiz talebinde bulunmasına rağmen mahkemece talep aşımı oluşturacak şekilde "haksız fiil" tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin doğru olmadığı- Davacının dava dilekçesinde tazminat talebinin "işleyecek faizi" ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş olup faiz türü belirtilmediğinden yasal faiz talebinde bulunduğunun kabulü gerektiği, her ne kadar ıslah dilekçesinde en yüksek banka mevduat faizi ile tahsil talebinde bulunmuş ise de ıslahla faiz türünün değiştirilemeyeceği-
Uyuşmazlık, davacı belediyede görevli olan davalıların haksız eylemden kaynaklanan kamu zararı nedeni ile başlatılan takibe vaki itirazlarının iptali istemine ilişkindir...
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği- İtiraz Hakem Heyetince, kazaya ilişkin varsa ceza dosyası da celp edilerek İstanbul Teknik Üniversitesi veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişiden dosyadaki tüm deliller ve ceza dosyasındaki ifadeler birlikte değerlendirilerek kusur oranlarının belirlenmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli biçimde rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Adam çalıştıranın sorumluluğu gereği şirket ve belediye aleyhine dava açılmasında isabetsizlik bulunmadığı, kaza tarihi itibari ile 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, davacının maluliyeti ile maluliyetine ilişkin yapılan hesaplamalarda hata olmadığı, davacının yaralanmasının ağır bedensel zarar olarak nitelendirilemeyeceğinin anlaşılmasına göre diğer davacıların olaya tanık olması nedeni ile tazminata hükmedilemeyeceği-
Anayasa Mahkemesi iptal kararının, derdest davalarda derhal uygulanacağı- Uzlaştırma tutanağının Anayasa Mahkemesi iptal kararı da dikkate alınarak değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-