TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 49 - I. Genel olarak
Yasa gereği Türk Lirasından 6 sıfır atılmış olduğundandavalı sigorta şirketinin kaza tarihinde geçerli teminat limiti tedavi giderleri yönünden 200,00 TL sakatlanma yönünden 200,00 TL olup teminat limitleri dahilinde maddi tazminattan sorumlu tutulması gerektiği-
Davacılar anne ve baba küçüğün velisi-yasal temsilcisi ise de, davacı trafik kazasına asli kusuruyla sebebiyet vermiş olup hükmedilecek tazminatın rücuen tahsili isteminde bulunulması ihtimalinin varlığı nedeniyle yasal temsilci olan anne ve babanın menfaati ile küçüğün menfaati bu davada çatıştığı; bu sebeple kanuni temsilci anne ve baba, küçüğü temsil edemeyeceği- İtiraz Hakem Heyetince, davacı küçüğe temsil kayyımı atanması için davacı yana süre verilmesi, bu işlem yönünden taraflardan süre uzatımına muvafakat istenilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Hatır için yolcu taşıma veya aracı kullandırmadan söz edebilmek için, ölen veya yaralananın bir menfaat karşılığı olmaksızın taşınması veya aracın kullanılması, diğer bir deyişle taşıma veya kullanmada ölen veya yaralananın menfaatinin bulunmasının gerektiği- Yakın akrabaların ve eşin taşınmasında bir menfaatten söz edilemeyeceği için hatır için taşımadan da bahsedilemeyeceği- Hâkimin, hatır taşımasında gerekçesini kararında tartışmak ve nedenlerini göstermek koşuluyla tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda olmadığı-
Davalı vekilinin temyiz itirazları arasında zamanaşımı da bulunduğu anlaşıldığından ıslah edilen meblağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Kanal Beyaz Televizyon Radyo Yay.San ve Tic. A.Ş’ye ait Beyaz TV’de davalılardan Latif Ş.’in yapımcılığını ve moderatörlüğünü yaptığı “Dinamit” isimli dava konusu programın 14.01.2014 tarihinde yayınlandığı, o tarihte 2014 yılı Mart ayında gerçekleşecek yerel seçimlerde adayların belli olduğu, seçim ve propaganda sürecine girildiği, davacının da o tarihte Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Cumhuriyet Halk Partisi’nden aday olduğunu açıkladığı, dava konusu program başlarken davacının daha önceki tarihli konuşmasının yayınlandığı, bu konuşmayı yaptığı sırada başka bir partinin üyesi olduğu, davacının birbirine zıt görüşteki iki ayrı partiden farklı zamanlarda aday olmasının ve farklı görüş içeren konuşmalarının ve davranışlarının davalı konuklar tarafından eleştirildiği, konuşma içeriklerinde zaman zaman sert, kaba ve nezaket dışı sözler kullanıldığı açık ise de bu sözlerin kişilik haklarını zedeleyecek boyuta varmadığı, davacının siyasi kişiliği ile sözlerin söylendiği dönem nazara alındığında, söz ve davranışlarını kamuoyunun ve bu kapsamda gazetecilerin de eleştirisine açtığının açık olduğu, siyasi kişilerin diğer kişilere kıyasla çok daha fazla sert eleştiriye katlanmaları gerektiği, dava konusu ifadelerin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği-
İfade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan “bilgi” ya da “düşünceler” için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, “demokratik toplumun” onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini...” ifade edildiği; tüm bu açıklamalar ışığında haberde geçen söz ve ifadelerin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, ifade özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığı-
Bisiklet, elektrikli bisiklet, motorlu bisiklet ve motosikletlerde sürücülerin koruma başlığı ve koruma gözlüğü, yolcuların ise koruma başlığı (kask) takmasının zorunlu olduğu, somut olayda, motosiklette sürücü olan davacının davaya konu trafik kazası nedeniyle yaralandığı bölgenin yüz bölgesi olduğu, davacının burnunda kırık olduğu, maluliyetin çene ve burun bölgesindeki sabit iz nedeniyle oluştuğunun dosya kapsamında bulunan tedavi evraklarından anlaşıldığı- Motosiklette sürücü olan davacının yüz bölgesinden darbe aldığı, kaza tespit tutanağında yer alan koruyucu tertibatlar kısmında ise kaskının takılı olup olmadığı hususu tespit edilememiş olsa da yaralanma bölgesi gözetildiğinde sadece yüz bölgesinden darbe alması sonucu maluliyetinin oluştuğu hususları değerlendirildiğinde, meydana gelen trafik kazasında koruyucu başlık (kask) takmaması nedeniyle zararın artmasında katkısının bulunduğu gözetilerek %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği-