Davalılar adına dava dilekçesinin tebliği için çıkarılan davetiyeler tanınmadıklarından bahisle bila tebliğ iade edilmiştir; dava dilekçesindeki talep, ibraz edilen kira sözleşmesi dikkate alınarak, davalılara usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmesi, taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esasının incelenmesinin gerekeceği-
Apartmanda kapıcı, bahçıvan ve çok sayıda kişi mevcut iken tebliğ memurunun aynı apartmanda oturmayan ve komşu olmayan bir şahsa haber verdiğinden, tebligatı yapan memurun adrese gidip-gitmediğinin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde denetlenmesi olanaksız ve yapılan tebligatın usul ve yasaya uygun bulunmadığına işaret eden yerel mahkeme kararının doğru olduğu-
Davacı usulsüz tebliğ durumunu öğrenir öğrenmez bu hususu belirtip Tebligat Yasasının 32.maddesi gereğince öğrenme günü tebliğ tarihi kabul edilerek, bu tarihten itibaren süresi içinde temyiz yoluna başvurmalıydı; ancak davacı süresi içinde yararlanabileceği bu yola da başvurmadığından, bir olağanüstü yasa yolu olan ve ancak yasada sınırlı olarak sayılan durumlarda uygulanabilen yargılamanın yenilenmesi yolu ile istediği sonucun elde edilmesinin olanaklı olmadığı-
Yerel mahkemenin, önceki kararında, satış ilanının davacıya usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini benimseyerek, kararını bu olgu üzerine kurduğu; direnme kararında ise, davacıya yapılan tebligatın Tebligat yasası ve Tüzük hükümlerine uygun olmadığını kabul etmek suretiyle, tebligatın usulüne uygun olup olmadığı konusunda, önceki kararından tamamen farklı bir yargıya vardığı, her ne kadar, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesine göre, mahkemenin, direnme kararında, önceki kararının gerekçesini genişletebilirse de, aynı maddi olgu bakımından, önceki kararına tamamen zıt nitelikte farklı bir kabul ile sonuca gitmesine olanak bulunmayacağı-
Tebligatın bizzat davalıya yapıldığı belirtildiği halde, imzası alınan şahsında değişik bir şahıs olmasının tebliğ evrakındaki meşruhatıyla çeliştiği, bu durumda davalıya yemin davetiyesi tebligat kanunu ve tüzüğü hükümlerine göre tebliğ edilmediği, geçersiz olduğu, böyle geçersiz tebligata dayanılarak karar verilemeyeceği-
Tebligat tüzüğünde belirtilen kimselerden gerekli soruşturmanın yapılıp yapılmadığının tebliğ mazbatasında belirtilmediği, böylece bu yönlerin onamsız kaldığı; tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği ve fakat bulamadığının belgelenmediği, tebliğ memuru tarafından yazılan beyanın, onun mücerret sözünden ibaret kaldığı, bu durumda, direnme kararının anılan davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olduğunun kabulüne olanak bulunmayacağı-
Faks çekmek suretiyle -Tebligat Kanunu’nda bu konuda bir düzenleme bulunmadığından- tebligat yapılamayacağı–
Trafik Sicil Bürosundan bildirilen adresini değiştiren borçluya, Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılabileceği–
İlanen tebliğ edilen direnme kararına ilişkin ilan suretinin Tebligat Tüzüğü’nün 47/2. maddesinde belirtilen şekilde bir ay süreyle mahkemede herkesin kolayca görebileceği bir yere asılması gerekeceği-
7201 sayılı Tebligat Kanununun 29/2 maddesine göre ilan suretinin mahkeme divanhanesine asılması gerekeceği-