Mahkeme, taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 184 ve 186. maddelerinin emredici ve açık hükmünü uygulamadan hüküm verdiğinden, hükmün münhasıran bu sebeple bozulmasına karar verilmesi gerekeceği-
HMK mad. 186/1 hükmü doğrultusunda sözlü yargılama için gün tayin edilerek taraflara meşruhatlı davetiye gönderilmesi, belirlenen günde hazır olan taraf veya taraflara son söz hakkı verilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece 02/03/2016 günlü duruşma oturumunda tahkikat aşamasına gelinmiş olduğu halde, tahkikatın bittiği tefhim edilmeden (HMK m.184) ve sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunulması amacı ile davet hususu yerine getirilmeden karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
6100 sayılı HMK’nda yargılama kesitlerinin ayrı ayrı düzenlenmiş olup, bu kesitlerden birisinin de sözlü yargılama ve hüküm olduğu, mahkemece 12.11.2015 günlü duruşma oturumunda tahkikat aşamasına gelinmiş olduğu halde, HMK'nun 184. maddesi uyarınca tahkikatın bittiği tefhim edilmeden ve sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunulması amacı ile davet hususu yerine getirilmeden karar verilmiş olmasının HMK’nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ihlal etmesinden dolayı usul ve yasaya aykırı bulunduğu-
Taraf vekillerinin hazır bulunduğu celsede HMK mad. 184 gereğince taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapmak için söz hakkı tanınmaksızın tahkikat aşamasının bitirildiği, sözlü yargılama aşamasına geçildiği, sözlü yargılama oturumunun gelecek celse yapılması ve duruşmanın ileri bir tarihe bırakılması şeklinde karar verildiği, anılan celsede davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesi tahkikat aşamasının bitirildiği gerekçesi ile dikkate alınmayarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğinden, HMK mad. 184 ve devamı maddelerinde belirtilen usullere uyulmadan, tarafların iddia ve savunma hakkını kısıtlar şekilde hüküm kurulmayacağı- Dava HMK mad. 107 'ye göre açıldığından mahkemenin ıslah dilekçesini dikkate almadan kara vermesinin yerinde olduğu yönünde ki kararının doğru olduğu(Karşı Oy)-
Davanın, BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olup yazılı yargılama usulüne tabi olduğu, davacıya borcun doğumunun işlem tarihinden önce doğduğunu ispat imkanı verilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Tahkikat hakimi tahkikatın bittiğini taraflara bildirdikten sonra sözlü yargılama ve hüküm için gün tayin edilmesinin zorunlu olduğu- Tayin edilen bu günde HMK. mad. 186/2 uyarınca taraflara son sözleri sorulacağı- Son celsede keşif ara kararından vazgeçilerek tarafların son diyecekleri dinlenmeden ve bu konuda süre verilmeden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, tarafların tamamının hazır ve sözlü yargılama için yeni duruşma günü verilmesini istemediklerini beyan etmeleri halinde, bu husus duruşma tutanağına yazıldıktan sonra, sözlü yargılamaya geçilir, taraflara HMK. 186/2 uyarınca son sözlerinin sorulacağı, son sözleri dinlendikten sonra, mahkemenin hükmünü vereceği-
Davalı vekilinin mazereti reddedildikten sonra tahkikat aşamasının bittiği tefhim edilmeden hüküm kurulmasının, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu-
Dava konusu vadeli bono bedeli bankaya, tarihli dekont ile ödendiği, dekont aslı davalı elinde olup dekontta senet bedelinin bankaya kimin tarafından ödendiğini gösteren kaydın bulunduğu, bu durumda resmi belgeye itibar edilerek bono bedelinin davalı tarafından ödendiğinin kabulü ile davanın reddi gerektiği-