HMK. mad. 184 gereğince, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için taraflara söz verilip tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra, taraflara sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bırakılmasını isteyip istemediklerinin sorulması, talep halinde başka bir gün tayin edilmesi ve taraflara meşruhatlı davetiye gönderilmesi; başka bir duruşma gününü istememeleri halinde sözlü yargılama aşamasına geçilerek HMK. mad. 186 gereğince taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece mazeret hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediği gibi, davalı taraf sözlü yargılamaya davet edilmeden hüküm tesis edilmiş olduğundan, kararın bu yönleriyle usul ve yasaya aykırı olduğu-
Yargılamanın son celsesinde tahkikatın bittiği tefhim edilip sözlü yargılama için gün ve saat tayin edilmeden hüküm verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, HMK. 186 vd. gereğince sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara tebliğ edilerek ve sözlü yargılamada taraflara son sözleri sorularak hükmün açıklanması gerektiği- Davacının tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olmasının hatalı olduğu-
Asıl ve birleşen davalar ile karşı dava yönünden talepler, dava konusu edilen mallar, toplanan deliller, dosya kapsamında gelinen aşama birlikte değerlendirildiğinde tefrik kararı verilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığı- HMK. mad. 150/1 uyarınca verilen işlemden kaldırma kararının temyiz incelemesine tabi kararlardan olmadığı, karara yönelik itirazın asıl dava ve birleşen davanın tefriken gönderileceği mahkeme tarafından incelenmesi gerekeceği- Taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeksizin karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece aynı tarihli duruşmada; sözlü yargılama ve hüküm için duruşma günü tayini gerektirir bir durum görülmediği gerekçesiyle, sözlü yargılama için duruşma gün ve saati tayin etmeksizin davalı vekilinin yokluğunda, kararın hazır olan davacı vekiline tefhim edildiği ancak HMK'nın 184 ve 186. maddeleri gözetilmeden hüküm tesis edildiği, bu durumda mahkemece, HMK'nun 184'nun ve 186. madde hükümleri de gözönüne alınarak işlem yapılması gerekeceği- Tazminat hesabı raporunun mahkemece davalı tarafa tebliğ edilmediği, savunma yapma ve bilirkişi raporlarına itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalılar aleyhine hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece HMK. mad. 186 uyarınca ,hazır bulunmayan davalıların sözlü yargılama ve hüküm için tayin edilecek gün ve saatte hazır bulunmaları davetiye gönderilmesi ve gönderilecek olan davetiyede belirlenen gün ve saatte hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceğinin ihtar edilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemi-
Mahkemece, davalılar vekilinin mazeretinin kabul ya da red edildiğine dair ve rapora itirazlar nedeniyle ek rapor alınıp alınmaması hususunda bir karar verilmediği gibi HMK'nın 184 ve 186. maddeleri de gözetilmeden aynı celsede tahkikate son verildiği, sözlü yargılamaya geçildiği ve davacı vekilinden son sözü sorularak davalı tarafın yokluğunda esas hakkında hüküm kurulduğu, davalılar vekilinin mazeretinin kabul ya da reddine ve rapora itirazlar konusuna dair bir karar verilmemesi hatalı olduğu gibi, yeni duruşma günü belirtilmeden davalı tarafın yokluğunda hüküm kurulmasının da hatalı olduğu-
İtirazın iptali davasında, HMK'nun 184/2. maddesi uyarınca tahkikatın bittiği taraflara tefhim edilmediği gibi 186/1. maddesi uyarınca sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir gün tayin edilip taraflar davet edilmemiş olduğundan hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği-
Davalının dava tarihinde hükümlü olarak ceza evinde olması nedeniyle davalının vesayet altına alınıp alınmadığı araştırılarak, vesayet altına alınmış ise tebligatların vasisine yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlandıktan sonra müteakip işlemlerin buna göre sürdürülmesi gerekirken, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 184, 186 ve 150. maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen davalı tarafın savunma hakkını sınırlar mahiyette, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanınmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığı-