Mahkemece; tarafların usulünce davet edilerek ön inceleme duruşmasına ilişkin usuli işlemleri yaptıktan sonra gerekli görmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- İlk derece mahkemesince ön inceleme yapılmadığı gibi tahkikatın bitirilerek, sözlü yargılama aşamasına geçildiğine dair bir belirleme yapılmadığı, taraflara sözlü yargılamaya ilişkin son sözlerin sorulmadığı, bu sebeple yargılamaya yasaya aykırı olarak son verildiği- Tapu iptal ve tescil isteği bakımından dava konusu edilen taşınmazın değeri keşfen belirlenerek harç ikmalinin sağlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerektiği- Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- İlk derece mahkemesince her ne kadar kayıt maliki olmayan davalılar hakkında pasif husumetten davanın reddine karar verilmiş ise de, ara malik davalılar tapu kayıt maliki olmasalar da, muvazaalı eylemi kayıt maliki olan davalı ile el ve işbirliği içerisinde gerçekleştirdikleri iddia edildiğinden eylemin haksız fiil niteliğinde bulunduğu, yargılama sonucunda tapu kayıt maliki olmayan davalıların yargılama gideri ve harç gibi hükmün ferilerinden davalı ile müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Dava, anonim şirket hisse devir işleminin iptali istemine ilişkindir...
Taraf vekillerinin hazır olduğu duruşmada taraflara HMK.'nin 184. maddesi gereğince tahkikatın bittiğinin bildirilmediği ve sözlü yargılama için HMK.'nin 186. maddesinde belirtildiği şekilde yeni bir duruşma günü verilmesini isteyip istemedikleri dahi sorulmaksızın ve buna ilişkin beyanları duruşma tutanağına geçirilmeksizin sözlü yargılamaya geçilmeden karar verilmiş olduğundan, verilen hükmün adil yargılanma hakkı ve silahların eşitliği ilkesine uygun düşmediği-
Davacı vekiline çıkarılan tebligatın daimi çalışan olduğu ispat edilemeyen avukat adına tebliğinin usulsüz olduğu- Davacı vekilinin katıldığı ancak ertelenen duruşma gününün yazılmadığı celse zaptında her ne kadar “Taraflara HMK’nın 186. maddesi gereğince tahkikat aşamasında önümüzdeki celse sözlü yargılamaya geçilebileceği, hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceğinin ihtarına davalıya çıkacak tebligata da dercine” ifadesi yazılmış ise de, henüz bilirkişi raporlarının temin edilmediği, raporların taraflara tebliği ve rapora karşı beyanların alınması sürecinin tamamlanmadığı anlaşılmakla tahkikat aşamasının bittiğinden bahsedilemeyeceği- Mahkemece işlemden kaldırma kararı verildiğinde henüz tahkikat aşamasının tamamlanmadığı, zapta "sonraki celse sözlü yargılamaya geçilebileceği" dercedilmekle karışıklığa yol açıldığı, meydana gelen bu durumdan davacı aleyhine sonuç çıkarmanın doğru olmayacağı, zapta yazılması unutulan duruşma tarihinin ne olduğunu belirten davacı vekiline çıkarılan tebligatın usulsüz olduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin celseden haberdar olduğu ve duruşmaya bilerek katılmadığı sonucuna varılamayacağı-
Tahkikat aşaması bitmeden verilen ıslah dilekçesinin süresinde verilmiş olduğunun kabulü gerektiği- Usülüne uygun olarak zina sebebi ile boşanma kararı verilmesinin talep edildiği sonrasında süresinde verilen ıslah dilekçesi ile terditli olarak zina olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine dayalı olarak boşanma talep edildiği dikkate alınarak öncelikle davalı karşı davacı kadının zina sebebine dayalı boşanma talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz hüküm kurulması gerektiği-
28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki yasa değişikliği uyarınca davacının ıslah dilekçesinin kabul edilmesi gerektiği-
Son celsede, sadece tarafların dosyaya ibraz edilen belgeye karşı beyanları sorulması, ancak tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra, sözlü yargılama aşamasına geçildiği bildirilerek son sözlerinin sorulmaması durumunda, hukuki dinlenilme hakkını ihlal edilmiş olduğu-
Yazılı yargılama usulünde, HMK. mad. 184 gereğince, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için taraflara söz verilip tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra, taraflara sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bırakılmasını isteyip istemediklerinin sorulması, talep halinde başka bir gün tayin edilmesi ve taraflara meşruhatlı davetiye gönderilmesi; başka bir duruşma gününü istememeleri halinde sözlü yargılama aşamasına geçilerek HMK. mad. 186 gereğince taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Tahkikatın HMK'nın 143 vd. maddelerinde düzenlenen usul hükümlerine göre yapılmaması, anılan Kanunun 184 ve 186. maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen davalıların savunma hakkını sınırlar mahiyette, tahkikatın tümü hakkında taraflara açıklama yapma hakkı tanınmaksızın ve sözlü yargılamaya geçildiği, davalılara usulüne uygun şekilde bildirilmeden karar verilmesinin doğru bulunmadığı- Mahkemece, davacılar vekiline 10/05/2012 tarihinde gelecek tapu kayıt maliklerinden davaya dahil edilmeyenler varsa tespit edilerek davaya dahil edilmesi, ölü olan varsa veraset ilamlarının temin edilerek mirasçılarının davaya dahil edilmesi, davalıların tam isim ve adreslerini bildirmesi için kesin süre verilmiş ise de, taraf teşkili kamu düzeniyle ilgili olup mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiğinden; güncel tapu kayıtları getirtilerek davaya paydaş sıfatıyla dahil edilmesi gereken kişiler ve ölü olan kişilerin belirlenip bu kişilerin mirasçılık belgelerinin çıkartılması ve davaya dahil edilmesi için davacılar vekiline yetki ve süre verilmesi gerekirken, yazılı şekilde genel bir ifade ile süre verilmesinin doğru görülmediği-
HMK'da ilk derece yargılamasında, "yazılı yargılama usulü", beş aşamadan oluşacak şekilde düzenlenmiş olup kanunda belirtilen sebepler dışında, öngörülen yargılama kesitlerine uyulmadan karar verilemeyeceği- İptal ve tescil davalarının taşınmazın kayıt malikine karşı açılması zorunlu olup "muvazaa" iddiasının incelenebilmesi için, davalı ile dava dışı kişi arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunlu olduğundan bu kişinin de davalı sıfatıyla davada yer alması gerektiği-