Tahkikat aşaması sona erdikten sonra ıslahın yapılamayacağı-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 27, 184 ve 186'ıncı maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen davalı tarafın mesleki mazereti kabul edildiği halde, yeni duruşma günü tayin edilmeksizin yargılamanın sonlandırılması ve sözlü yargılama hakkının tanınmaması davalının hukuki dinlenilme ve savunma hakkını sınırlar mahiyette olduğundan usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekeceği-
Davalının sunduğu cevap dilekçesi davacıya tebliğ edilip dilekçeler aşaması tamamlanmadan, ön inceleme ve tahkikat aşamalarına ilişkin usul hükümleri izlenmeden sözlü yargılamaya geçilerek karar verildiği görülmüş olup; mahkemece öncelikle cevap dilekçesinin davacıya tebliğ edilip, davacının cevaba cevap verme süresinin dolmasının, davacının süresinde cevaba cevap vermesi halinde bunun davalıya tebliği ile davalının ikinci cevap dilekçesini verme süresinin dolmasının beklenmesi, dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra usulünce ön inceleme ve tahkikat yapılarak sözlü yargılamaya geçilip karar verilmesi gerektiği-
Dosya kapsamından, kararın verildiği duruşmada davalılar olmadığı halde tahkikat aşamasının sonlandırıldığı, sözlü yargılama aşamasına geçileceği taraflara bildirilmeden yargılamaya son verildiğinin anlaşıldığı, tahkikatın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 143 ve devamı maddelerinde düzenlenen usul hükümlerine göre yapılmamasının, anılan Kanunun 184 ve 186. maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen tarafların savunma hakkını sınırlar mahiyette, tahkikatın tümü hakkında taraflara açıklama yapma hakkı tanınmaksızın ve sözlü yargılama aşamasına geçileceği taraflara usulüne uygun şekilde bildirilmeksizin karar verilmesinin doğru olmadığı-
İş kazasından kaynaklı tazminat davasında verilen ilk kararın "olayın iş kazası olup olmadığının mahkemece 'ön sorun' kabul edilerek değerlendirilmesi gerektiği" gerekçesi ile bozulması ve bozma ilamına uyulmak sureti ile mahkemece tahkikata dair işlemler tesis edilmesi ve  maddi tazminatın  davacı vekilinin ıslah dilekçesine itibar edilerek belirlenmesinden sonra söz konusu ilamın "bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı" gerekçesi ile tekrar bozulduğu uyuşmazlıkta, "Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine" ilişkin HMK’nin 177. maddesinde -28.07.2020 tarihinde- yapılan yasa değişikliği gözetilerek ve davacı tarafın ıslah istemine değer verilerek yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Kesinleşen ceza dosyasıyla da somut olayın; kazanın sağ ön lastiğin patlaması neticesinde direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesiyle gerçekleştiği hususu kesinleşmiş bulunduğundan, kesinleşen somut olaya göre, kazanın alkol dışında başka bir unsur olan sağ ön lastiğin patlaması neticesinde gerçekleşmiş olmasına göre, artık kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği hususlarının aranmaması gerekeceği, mahkemece, kesinleşen somut olaya göre , Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliği kapsamında rücu koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece karar celsesinde, ara kararla davalı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen HMK 184 ve 186. maddeleri de gözetilmeden, sözlü yargılamaya geçileceği hususunda bir bildirim yapılmadan davalıların yokluğunda yapılan duruşmada esas hakkında karar verildiği, davalı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen davalı vekilinin yokluğunda hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davalılar vekilinin son celse göndermiş olduğu mesleki mazereti reddeden mahkemenin aynı celse tahkikat duruşmasına son vererek sözlü yargılamaya geçerek uyuşmazlığın esası hakkında karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27, 280, 281, 184 ve 186'ıncı maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen, davalıların duruşmalara katılımı, bilirkişi raporundan haberdar edilmesi sağlanmaksızın ve yine davalılara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanınmaksızın hukuki dinlenilme ve savunma hakkını sınırlar mahiyette yürütülen yargılama sonucunda yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-
Kısıtlının kısıtlanmadan kısa süre önce aslında tüm aileye ait ancak kısıtlı adına kayıtlı dava konusu taşınmazı satması- Gabin- Bedel- Yazılı ispat-
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece söz konusu ilkeler dikkate alınmadan, yargılama sonunda tahkikatın bittiği tefhim edilmeden ve sözlü yargılama aşamasını uygulayıp taraflara son sözleri sorulmadan sonuca gidildiği-