Kira sözleşmesi TBK m. 583'de belirtilen şekil şartlarına uyulmadan düzenlendiğinden davalı kefillerin kefaleti geçersiz olduğu- Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına dair Tebliğin yayımlanmasından sonra, kira sözleşmesinde USD olarak düzenlenen kira bedelinin Türk Lirası olarak belirlenmesine yönelik taraflar arasında bir mutabakat bulunmadığı uyuşmazlıkta, yerel mahkemece döviz cinsinden belirlenen kira bedeli usulünce Türk parası olarak yeniden belirlenerek davacı kiraya verenlerin talep edebileceği kira alacağı hüküm altına alınmışsa da; davalı şirket tarafından davaya konu edilen dönemde kira bedelinden daha fazlasının ödendiği yönünde ileri sürülen savunmanın da incelenmesi gerektiği-
Kira sözleşmenin kurulması sonrasında ekonomik değişiklikler ile rayiç kira artışları ve kiralananın durumuna ilişkin değişimlerin özel bir uyarlama hükmü olan TBK m. 344 uyarınca açılacak davada değerlendirileceği, genel uyarlama hükmü olan TBK m. 138'in uygulanamayacağı- TBK m. 344 hükmünün henüz yürürlüğe girmemesi nedeniyle uygulamadığı durumlarda ise uyuşmazlığın 818 sayılı eBK ile 6570 sayılı kanun ve yerleşik Yargıtay kararlarına göre çözümlenmesi gerektiği- Uyuşmazlık konusu 12.11.1972 tarihli ve 49 yıl süreli kira sözleşmesinde ilk yıl sonrasındaki kira dönemleri için artış şartı kararlaştırılmamış olup uzun süreli kira sözleşmelerinde başlangıçta kararlaştırılan edimler arasındaki dengenin daha sonradan değişen koşullar nedeniyle aşırı bozulması ve sözleşmenin taraflar açısından çekilmez hale gelmesi durumunda sözleşmedeki mevcut kira parasının günün ekonomik koşullarına uyarlanması için her zaman uyarlama davası açılabileceği- Uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan, sözleşmenin kurulması anındaki ve dava tarihindeki tüm bu veriler, kiralananın niteliği, kullanma alanı, konumu, bölgedeki kira parasını da etkileyecek normalin üstündeki imar ve ticaret değişiklikleri, emsal kira paraları, vergi ve amortisman giderlerindeki artışlar, döviz kurlarındaki ani ve aşırı iniş ve çıkışlar ile ülkeyi sarsan ciddi ekonomik kriz veya doğal afetlere bağlı ödeme esaslarının yeniden düzenlenmesini gerektirecek olayların varlığı araştırılıp değerlendirilmek suretiyle bir rapor alınması ve dava tarihi itibariyle sözleşmedeki kira parasının uyarlanmasına karar verilmesi gerektiği- Sözleşmede artış şartı olmadığına göre, mahkemece; kira bedelinin tespiti ve uyarlama sonucu yeni kira bedelini belirlenmediği takdirde, sözleşme yazılı kira bedelinin dışında geçmişe dönük olarak başka bir kira bedeli esas alınarak kira alacağına hükmedilebilmesinin mümkün olmadığı- Dava yoluyla kira bedelinin belirlenmesi halinde, kira bedelinin tespitine veya uyarlamaya ilişkin hükümler kesinleşmedikçe alacak talebine konu edilemeyeceği gibi geriye etkili sonuç doğurmayacağı-
Kiralanan taşınmaz işyeri ise de taraflar tacir olmadığından yabancı para olarak belirlenen kira bedeline TBK.'nin yürürlük tarihinden (01.07.2012'den) sonraki dönemde beş yıl süre ile artış yapılamayacağı, anılan hükmün emredici nitelikte olduğu, sözleşme ile aksinin kararlaştırılmasının mümkün olmadığı-
Kiralananın fabrika oluşu, tarafların tüzel kişi oluşu ve ilgili kanun maddeleri gözetildiğinde kira sözleşmesinde kira artışının düzenlendiği 01.02.2019 tarihi itibari ile sözleşme serbestisi bulunduğundan TBK 'nın 344. maddesi bu tarih itibari ile uygulanmayacak olup, kira sözleşmesinde takibe konu aylara ilişkin olarak kararlaştırılan 35.000,00 ABD DOLARI üzerinden hesaplama yapılarak sonuca gidilmesi gerekeceği, o halde mahkemece, alacaklının bilirkişi raporuna süresi içinde sunduğu itirazları dikkate alınarak yukarıda açıklanan doğrultuda sonuca gidilmesi gerekeceği-
Uzun süreli kira sözleşmelerinde edimler arasındaki dengenin aşırı bozulması ve sözleşmenin taraflar açısından çekilmez hale gelmesi durumunda kira parasının günün ekonomik koşullarına uyarlanması için her zaman “uyarlama” davası açılabileceği-
Kira bedelinin tespiti davalarında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulamayacağı ve saklı tutulan bu hakla ilgili olarak ıslah talebinde bulunulamayacağı-
Alacaklının takip konusu ettiği ............... USD alacağın, 05.06.2013-05.05.2018 arası dönemleri kapsayan kira artışından kaynaklandığı, kiralanan taşınmaz işyeri ise de taraflar tacir olmadığından yabancı para olarak belirlenen kira bedeline kanunun yürürlük tarihi olan 01.07.2012'den sonraki dönemde beş yıl süre ile artış yapılamayacağı, anılan hüküm emredici nitelikte olup, sözleşme ile aksinin kararlaştırılmasının mümkün olmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 344. maddesinin son fıkrasının son cümlesine göre beş yılın da sonunda kira bedelinin aynı maddenin 3. fıkrasına göre yapılacak yargılama sonucunda hakim tarafından belirleneceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının itirazın kaldırılması isteminin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 344/IV maddesi hükmü gözetilerek incelenip sonuçlandırılması gerekeceği- İtirazın kaldırılması yargılaması sonucunda taraflar lehine tazminata hükmedilecek ise yabancı para alacağının takip tarihindeki kur üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı belirlenerek hükmedilmesi gerekeceği, bu husus kamu düzeni ile ilgili olup re’sen gözetilmesi gerekeceği, takip yabancı para alacağı üzerinden başlatılmış olup alacaklı ve borçlulardan ............... lehine asıl alacağın TL karşılığı gösterilmeksizin tazminata hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı-
........... tarihli bilirkişi heyeti raporunda, kiralananın yeniden boş olarak kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira bedelinin ne olacağı belirtilmemiş olduğundan, alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığından, mahkemece yapılacak işin; bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak taşınmazın boş olarak kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira bedeli belirlenip, bu bedelden davalının eski kiracı olduğu gözetilerek hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapıldıktan sonra kira bedelinin tespitine karar vermek olması gerekeceği- Sözleşmedeki düzenlemeye göre davalı tarafça ödenen kira bedelinin 23.700TL+ stopaj olduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kira bedelinin net 27.300TL olabileceği belirlendiği halde, hükmedilen aylık 24.570TL kira bedelinin net ya da brüt olduğu belirtilmeksizin infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Tespit edilen yıllık kira bedelinden davalı tarafça ödenen yıllık kira bedeli çıkartılarak, aradaki fark üzerinden davacı yararına; yine davacı tarafça dava dilekçesinde talep edilen yıllık kira bedelinden tespit edilen yıllık kira bedeli çıkartılarak, aradaki fark üzerinden de davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Her ne kadar ilk derece mahkemesince ‘Geçici Kira İndirimi’ açıklamasıyla ödenen son kira bedeli dikkate alınarak, davacının talep edebileceği bir yıllık cezai şart tutarı hesaplanmak suretiyle hüküm kurulmuş ise de; son dönem iş yeri kira bedeli 6.117,12 Euro+ KDV olup, tarafların anlaşması ile geçici olarak ödenen tutarın geçerli kira bedeli olarak dikkate alınmasının doğru olmadığı, kaldı ki bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından önce verilen ............. tarihli mahkeme kararında da indirimsiz kira tutarı esas alınarak hüküm kurulmuş olup, davalı tarafça verilen istinaf dilekçesinde bu hususa açıkça itiraz edilmediğinden, ilk derece mahkemesince; aylık kira bedelinin 6.117,12 Euro olduğu ve buna göre hesaplanan cezai şart tutarı dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- Takdiri indirim oranının kısmi talebe uygulanarak talep edilen 10.000 Euro ceza şart üzerinden %50 indirim uygulanmak suretiyle taleple bağlılık ilkesine aykırı olacak şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Yasal dayanağını 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un 1'inci maddesinden alan ve 13/09/2018 tarihli ve 30534 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 85 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı kararın 4'üncü maddesine eklenen (g) bendi ve aynı karara eklenen Geçici madde 8 ile daha önce akdedilmiş yürürlükteki menkul ve gayrimenkul kiralama sözleşmelerinde döviz cinsinden belirlenmiş olan kira bedellerinin otuz gün içinde Türk parası cinsinden yeniden belirlenmesi zorunluluğu getirildiüi- Anılan Cumhurbaşkanı kararını yürütmekle yetkili kılınan Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanarak 16/11/2018 tarihli ve 30597 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara İlişkin Tebliğ (TEBLİĞ NO: 2008-32/34)'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ no: 2018-32/52) ile değişik 8'inci maddesinin 27 ve 28 numaralı fıkraları ile kira bedellerinin Türk parası cinsinden yeniden belirlenmesinde sözleşmenin taraflarının mutabakata varamaması halinde uygulanması gereken usulün belirlenmiş olduğu gözetilerek, gerekirse bilirkişi görüşüne başvurmak suretiyle sözleşmede dövize endeksli olarak belirlenen kira bedelinin, 01/02/2019 tarihli kur üzerinden geçerli olmak üzere Türk parası cinsinden yeniden belirlenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekeceği-