Borçlu her ne kadar ilk ilamdan sonra ödeme yapmış ise de ödenen miktar kadar ................. tarihli icra emrinden düşülerek hesap yapılması gerekirken hatalı yönteme dayalı rapora göre karar verildiğinden, farklı bir bilirkişiden yeniden rapor alınarak karar verilmesi gerekeceği-
Sosyal Güvenlik Kurumunun, belgeli olmayan tedavi giderlerinden sorumlu olmadığı; bu giderlerden sigorta şirketinin sorumlu olduğu-
Takibin salt işlemiş nafaka ve yargılama gideri ile vekalet ücretine ilişkin olmayıp, "aylık işleyecek nafaka"yı da kapsadığı, yine, gerek 818 sayılı gerekse 6098 sayılı Yasalar kapsamında ödemede temerrüde düşüldüğü durumlarda, kısmi ödemeleri (birikmiş bakiye alacak ve işleyecek nafaka dahil) öncelikle ödeme tarihlerine göre biriken faizden mahsup edileceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, nafaka alacaklısının alacağına yönelik tahsil talebinde işleyecek nafaka yönünden de talepte bulunmuş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu açık olup, mahkemece; borçlunun şikâyetinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde şikayetin kabulü ile icranın tümden geri bırakılmasının isabetsiz olduğu-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemi- Bozma ilâmına uyulduğuna göre bozmada belirtilen hususlar lehine olan taraf için usulü kazanılmış hak oluşturacağı- HMK m. 281/3 uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için HMK m. 266ya göre yeniden oluşturulacak uyuşmazlık konusunda uzman inşaat mühendisi ve mali müşavir bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan bozma ilâmında belirtilen hususlar da dikkate alınarak, dosyada bulunan tüm bilirkişi raporları değerlendirilerek ve aralarındaki çelişki de giderilerek hazırlanacak gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, işin eksik ve ayıplar gözetilerek fiziki tamamlanma oranının bulunup, bu oranı sözleşme bedeli olan KDV dahil 419.420,00 TL olan götürü bedele uygulamak suretiyle yüklenicinin sözleşme kapsamında hak ettiği iş bedelini bulmak, ödemeler bakımından ise, takip tarihine kadar olan ödemeleri açık şekilde tespit edilmesi ve takip tarihinden sonra ancak dava açılmadan önce yapılan kısmi ödemelerin 818 s. eBK m. 84 gözetilerek öncelikle ödeme tarihine kadar işlemiş faiz ve icra masraflarından kalanı da asıl alacaktan mahsup edilmek sureti ile davacının icra takip tarih itibari ile isteyebileceği alacak miktarını bulmak, davalıların dava tarihinden sonra yaptığı ödemeler ve miktarları araştırılıp bu ödemelerin tarih ve miktarları gösterilerek icra müdürlüğünce infaz aşamasında nazara alınmasına karar verilmesi gerektiği-
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesinde; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağının belirtildiği, somut olayda, takip dayanağı ilamda 343.780,64 USD'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, takipte ilama istinaden asıl alacak ve işlemiş faiz talep edildiği, Borçlar Kanunu'nun 100 maddesi uyarınca fiili ödeme tarihindeki kur değerinin karşılığının tahsilinin talep edildiği, mahkemece anılan yasal düzenleme kapsamında kamu bankalarının genel müdürlüklerinden faiz oranlarının sorulduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; kamu bankalarınca bildirilen faiz oranları üzerinden hesaplama yapıldığı ve takip tarihi itibariyle 5.973,50 USD asıl alacağın fazladan talep edildiği, 175,45 USD fazladan işlemiş faiz talebinde bulunulduğunun tespit edildiği, mahkemece şikayetin kısmen kabulü ile 5.973,50 USD asıl alacağın ve 175,45 USD işlemiş faizin icra emrinden çıkartılmasına, icra emrinin 15.231,34 USD asıl alacak, 176,61 USD işlemiş faiz olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bilirkişi raporunda belirtilen 14.07.2015 tarih itibariyle asıl alacak üzerinden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- Borçlu vekilince asıl alacağı ödemiş olmaları sebebiyle faiz işletilemeyeceği ileri sürülmüş ise de; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 100. maddesi uyarınca kısmi ödemelerin, öncelikle faizden ve masraftan mahsup edileceği, faiz ve masrafları ödemedikçe, kısmi ödemelerin ana paradan  mahsup edilmeyeceği, ileri sürülen bu yöndeki istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 100. maddesinde kısmi ödemelerin öncelikle faizden ve masraftan mahsup edileceği- Mahkemenin gerekçeli karar başlığında mirası reddeden ..........., ............. ve ................'nın davacı mirasçılar olarak gösterilmesinin ve hüküm kısmında mirası reddedenler yönüyle hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Dava, davacı tarafından davalılar aleyhine yapılan genel haciz yolu ile icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir...
Davalı borçlu kooperatif bu anlaşma ile artık inşaat sözleşmesi ilişkisinden bağımsız olarak, alacaklı yüklenicilere ciro ve keşide ettiği senet bedellerini ödeme borcu altına girmiştir. Borcun yenilenmesinin en önemli sonuçlarından birisi, eski alacak nedeniyle ileri sürülebilen itiraz ve def'ilerin yeni alacak nedeniyle ileri sürülememesidir. Bu itibarla, davalı kooperatifin, inşaat sözleşmesi kapsamında düzenlenen hak ediş bedelinden daha fazla ödeme yaptığına ilişkin savunmasının dinlenme olanağı yoktur. Dolayısıyla yenileme sözleşmesi kapsamında ciro ve keşide edilen senet bedelleri ile bu senetler için belirlenen cezia şart ve vade farkının ödendiği ispat edilmelidir.
Borçlunun faiz borcunun bulunması halinde yapılan kısmi ödemelerin öncelikle faizden düşülmesi gerektiği-
İtirazın iptali davasından sonra icra dosyasına yapılan ödemelerin tarih ve miktarı belirtilerek TBK’nın 100. maddesi gereğince icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına şeklinde hüküm kurulması gerektiği- Alacak miktarının likit olmadığı, yargılama ile belirlendiği hallerde borçlunun takibe itirazında haksız olduğunun kabul edilemeyeceği ve bu durumda likit bir alacak bulunduğundan söz edilemeyeceğinden mahkemece icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-