Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olmasının, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmeyeceği, zamanaşımının, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesileceği- Zamanaşımı def'inin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesinin de mümkün olduğu- Davalı cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’i ileri sürmüş olduğu gibi, ıslah dilekçesinde karşı da süresi içerisinde zamanaşımı def’i ileri sürmüş olup davalının, davacı tarafın ıslah talebine karşı yaptığı zamanaşımı def'ii değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalı Üniversite aleyhine harca hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu-
Zamanaşımı def'inin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesinin mümkün olduğu-
Borçlunun borcunu ‘ikrar’ etmesinin (alacağı tanımasının), ‘zamanaşımını kesen’ nedenlerden biri olduğu- Borç ikrarının, ancak, işlemekte olan zamanaşımını keseceği, yani, zamanaşımı süresinin tamamlanmasından sonraki borç ikrarının kesme yönünden bir sonuç doğurmayacağı- İhtiyati tedbir istemi ile mahkemeye başvurma veya işçilik alacaklarının tespiti ve ödenmesi için Bölge İş Müfettişliğine şikâyette bulunmanın, zamanaşımını kesmeyeceği, ancak işverenin, şikâyet üzerine Bölge Müdürlüğünde alacağı ikrar etmesinin, zamanaşımını keseceği- Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olmasının, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmeyeceği, zamanaşımının, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesileceği- Zamanaşımı def'inin, ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabileceği, HMK.’nun yürürlükte olduğu dönemde, ‘savunmanın değiştirilmesi yasağı’, cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı def’inin cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiği- Islah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine, iki haftalık süre içinde, ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği- Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse, ilerleyen aşamalarda, zamanaşımı def’inin, davacının açık muvafakati ile, yapılabileceği- Zamanaşımı def’inin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesinin de mümkün olduğu-
Zamanaşımının, hakkın ileri sürülmesini engelleyici nitelikte olduğu ve alacak hakkı alacaklı tarafından, yasanın öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılacağı- Alacağın salt zamanaşımına uğramış olmasının onu eksik bir borca dönüştürmesi için yeterli olmadığı, bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def'ide bulunması gerekeceği- Davalı tarafından zamanaşımı def'i ileri sürülmedikçe, o hak ve alacak için yasanın öngördüğü zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile hakimin bunu kendiliğinden göz önüne alamayacağı- Zamanaşımı, kanunda sınırlı olarak sayılan ilk itirazlardan olmadığından cevap dilekçesi ile ileri sürülme zorunluluğu bulunmadığı- Zamanaşımı def'inin, savunmanın genişletilmesi ya da değiştirilmesi yasağının başladığı ana kadar ileri sürülmesi gerekeceği ve bu ana kadar ileri sürülmeyen zamanaşımı def'inin sonradan ileri sürülmesinin savunmanın genişletilmesi niteliğinde olacağı- Davaya yasal süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalının süresinden sonra vereceği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'inde bulunabilmesinin ancak davacının muvafakat etmesi ile mümkün olacağı- Islahın yasal şartları yerine getirildiği takdirde karşı tarafın ya da mahkemenin kabulüne bağlı olmaksızın yapılabileceği- Davanın kısmen de ıslah edilebileceği- Maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemlerinin ıslahla düzeltilemeyeceği- Feragat, kabul, sulh gibi işlemlerin asıl hakkı ortadan kaldırmasından dolayı usul işlemi olduğu kadar maddi hukuk işlemi mahiyetini de taşıması dolayısıyla bu işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilemeyeceği- Açık bir irade beyanı ile terk edilen hakların maddi gerçeğin şekle feda edilmesi gibi bir sonuç doğurmaması sonucunda ıslahın konusu olamayacağı- Davanın cevapsız bırakılması ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemesi halinde davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı-
Dava 1086 sayılı HUMK. döneminde kısmi olarak açılmış olup belirsiz alacak davası olduğu gerekçe gösterilerek zamanaşımı definin dikkate alınmaması hatalı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu- Dava konusu alacaklardan fazla mesai ücreti, ulusal bayram-genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve yıllık izin ücreti alacakları beş yıllık zamanaşımına tabi olup fesih tarihinin 23/02/2004, ıslah tarihinin ise 18/03/2013 olması karşısında dava dilekçesi ile talep edilen miktarlar hariç sözü edilen alacak kalemleri zamanaşımına uğramış olup belirtilen alacaklar yönünden sadece dava dilekçesinde istenen miktarların hüküm altına alınması gerektiği-
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı- İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanlarının gözetilmesi ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak sonuca gidilmesi gerektiği- İşçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlıkta, davacı vekili davacının 500 TL. net ücretle çalıştığını ileri sürmüş, mahkeme tarafından asgari ücret üzerinden hesaplama yapılan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuşsa da, ücretin tereddüte yer vermeyecek şekilde tespiti açısından mahkeme yazısında davacının ücretine etki edebilecek unsurlar belirtilmek sureti ile ilgili kurum ve kuruluşlardan emsal ücret araştırmasına gidilmesi gerektiği- İş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanmakta iken, HMK. mad. 447 ile sözlü yargılama usulü kaldırılarak, iş davaları için basit yargılama usulünün benimsendiği- 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerektiği- Davalının boşandığı eşinin adresinde oturmadığı polis tutanağında açıklansa da, bu tespitin kimin beyanına veya neye göre yapıldığı, bu tespitin boşandığı eşinin beyanına göre mi yapıldığı, ne zamandır o adreste oturmadığı, bir başka deyişle dava dilekçesinin bila tebliği tarihi ve Tebligat kanunu'nun 35. maddesine göre tebliği tarihinde oturup oturmadığının mevcur polis araştırması tutanağında belli olmadığı görüldüğünden, kolluk araştırması yapılarak ilgili Belediye'ye ve kurumlara yazılar yazılarak apartman numaralarının, sokaka adlarının ve sair adres unsurlarının verildiği ve değiştirildiği tarihler, belirtilen dava dilekçesi tebliğ tarihleri itibari ile araştırılarak dava dilekçesnin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin ve zamanaşımı savunmasının süresi içinde olup olmadığnın tespiti gerektiği- Fazla mesai ve hafta tatili çalışması açısından, davacı tanıkları ... ile diğer dosyadaki davacı tanıklarının beyanlarından, "davacının işe başlama tarihinden itibaren 1999 yılı sonuna kadar haftada 9 saat fazla mesai ve hafta tatili çalışması yaptığı" anlaşılmakta olup davalı tanıklarının tamamına yakınının ise ya diğer dosyada davalı gösterilmiş kişiler, ya taraflarla ve bu arada davalı ile akrabalığı olduğu söyleyen kişiler ya da işyerinde bir ara ortaklığı olan kişiler olduğundan, davacı tanıklarının beyanına itibar edilmemesi gerektiği- Davaya karşı zamanaşımı savunmasının süresinde olup olmadığı araştırılması, süresinde değil ise davacının 01/12/1986-31/12/1999 tarihleri arası fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti hesaplamalarının doğruluğunun mahkeme tarafından denetlenerek ve hakkın özüne dokunmayan makul oranda takdiri indirim uygulanarak hüküm altına alınması gerektiği- Hangi bilirkişi raporunun esas alındığının gerekçeli kararda açıkça belirtilmemesi hatalı olduğu-
İşveren ve işçi arasındaki hukuki ilişkinin iş sözleşmesine dayandığı, işçinin sözleşmeye aykırı şekilde işverene zarar vermesi halinde, işverenin zararının tazmini amacı ile açacağı dava da tazminat niteliğinde olduğundan on yıllık zaman aşımına tabi olduğu- Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda HMK. mad.141/2 uyarınca zamanaşımı definin davacının açık muvafakati ile veya cevap dilekçesinin ıslahı yolu ile de yapılabileceği- Uyuşmazlıkta, ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde yapılan zamanaşımı itirazının, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinde dikkate alınmaması hatalı olup bozmayı gerektirdiği- Dava açılması veya icra takibi yapılmasının, zamanaşımını kesen nedenlerden olduğu; zamanaşımının kesilmesi halinde yeni bir sürenin işleyeceği-
Davalı vekilinin cevap dilekçesi duruşmada okunup davacıya tebliğ edilmemişse dei yargılama safahatında düzenlenen bilirkişi raporunda açıkça gecikmiş zamanaşımı itirazı konusunda değerlendirme yapılarak ikinci bir şık olarak hesaplama yapılmış, ve davacı vekili bu raporu tebliğ alarak zamanaşımı itirazından haberdar olduğundan ve rapora itirazlarını bildirdiği dilekçede gecikmiş zamanaşımı itirazına karşı çıktıklarına ilişkin bir beyanda bulunmadığından ve bu tarihten sonraki yargılama sürecinde de gecikmiş zamanaşımına bir itirazda bulunmamış olduğundan, davaya karşı gecikmiş zamanaşımı itirazını dikkate alan ancak süresinde yapılmayan ıslaha karşı zamanaşımını dikkate almayan bir rapor aldırılarak sonuca gidilmesi gerektiği- Yukarıda açıklandığı üzere dava 1086 sayılı yasa döneminde açılmıştır. Davacı gecikmiş zamanaşımı itirazına açıkça itiraz etmediğinden davaya karşı yapılan gecikmiş zamanaşımı itirazı geçerli olup dikkate alınmalıdır.
Banka kayıtları üzerinde yeniden inceleme yaptırılarak, davacının ödemelerinin davalının da kefaleti bulunan krediye karşılık olup olmadığının tespit edilip, ödeme ve borç miktarlarının da belirlenmesiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Davalı karz sözleşmesi sunarak takas mahsup iddiasında bulunduğu davacının ise, cevaba cevap dilekçesinde bu karz sözleşmesini kabul ederek 3.000-TL kısmi ödeme yaptığını savunmuş olduğu gözetilerek karz sözleşmesinin davacı tarafından kabul edildiği ve muaccel hale geldiğinin kabulü gerektiği ve davalının takas mahsup talebi yönünden de bir karar verilmesi gerektiği-
Kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti,fazla mesai, hafta, genel tatil ile milli bayram alacaklarının tahsilini istemiyle kısmi eda külli tespit amaçlı belirsiz alacak davasında, davalı vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı def’ini ileri sürmemiş, ıslaha karşı da süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuş olup, cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda, HMK. mad. 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı definin davacının açık muvafakati ile yapılabileceği- Davacının açık muvafakati yokken ilerleyen aşamada davalının ıslaha karşı ileri sürdüğü zamanaşımı itirazının dinlenmesinin hatalı olduğu-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor