Boşanma istemine ilişkin açılan davada, hem tarafların birbirlerini affettiği, aftan sonra da boşanmayı gerektirir bir olayın varlığının kanıtlanmadığı, hoşgörülen ve affedilen olaylara dayanılarak boşanma kararı verilemeyeceği gerekçesi ile zina ve onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma davalarının reddine karar verildiği, hem de tarafların davranışları ile eşit kusurlu olduğu, iki taraf yönünden de evliliğin devamının beklenemeyeceği gerekçesi ile evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmaya karar verildiği açıklanarak 'çelişki' yaratılmış olduğundan, gerekçe bölümünde yaratılan bu çelişki sebebiyle hükmün bozulması gerektiği-
Öncelikle zina, olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı olarak açılan karşı (boşanma) davada, mahkemece tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına karar verilerek, zina nedenine dayalı boşanma talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamış olmasının isabetsiz olduğu-
Zina sebebiyle boşanma davasında TMK. mad. 161 uyarınca boşanma kararı verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında MK. mad. 166/1’ göre boşanma kararı verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı- Tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun olarak düzenlenmesinin gerektiği-
Kadının, yalnızken geceleyin bir başka erkeği ortak konuta alması, zinanın varlığına delalet edeceğinden, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-davacı kadının, 05.12.2010 günü ortak konuta bir erkeği aldığı, aynı gece saat 22.00'de evde bu kişiyle birlikte yakalandığı, bu nedenle tarafların zina sebebiyle boşanmalarına karar verilmesi gerekeceği –
Mahkemenin, TMK-162. maddeye dayalı açılan boşanma davasında talebe ilişkin olumlu veya olumsuz bir karar vermesi gerektiği-
Terditli olarak açılan boşanma davasında, mahkemece, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına karar verilmişse de, zina nedenine dayalı dava hakkında gerek gerekçe, gerekse hükümde bir açıklama yapılmamasının isabetsiz olduğu-
Bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısı ile hâkimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken sebeplerden olmaması halinde taraflar veya vekilleri, bozma kararına uyulmasını istemişlerse, artık mahkemenin önceki kararında direnemeyeceği; eldeki dava boşanma ve tazminat istemlerine ilişkin olup, bozma nedenlerinin kamu düzeniyle bir ilgisi bulunmadığından, mahkemece her iki tarafın bozmayı kabul yönündeki ortak istemi doğrultusunda bozmaya uyulması gerektiği-
Özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan bir boşanma davasında genel boşanma sebebine (TMK. mad. 166/1) dayalı olarak karar verilmesi mümkün olmadığı, hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı kalarak hüküm kurması gerektiği- Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın eş yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesinin gerektiği- Ev alması için eşe gönderildiği iddia edilen paraya ilişkin olarak yapılan maddi tazminat talebinin, boşanmanın eki niteliğindeki maddi tazminat (TMK. mad. 174/1) olmadığından, ayrıca nisbi harca tabi olduğu- Eşin, şantaj ve tehdit yoluyla imzalatılan senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine (menfi tespit) ilişkin talebinin nisbi harca tabi olduğu-
Birleştirilen "zina"ya dayalı boşanma davasının kabulü suretiyle verilen boşanma hükmü temyizin şümulü dışında kalarak kesinleştiğine göre artık, gelinen aşamada TMK. mad. 166’ya dayanan boşanma talebinin de konusunun kalmadığı; bu dava ile ilgili açıklanan yönde hüküm tesis edilmek ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti konusunda davacının haklılık durumu nazara alınarak karar verilmesinin gerektiği-