Yetki sözleşmesi, ancak tacirler ve kamu tüzel kişileri arasında yapılabileceğinden ve gerçek kişi olan tarafların tacir olduklarına ilişkin bir belge dosyada bulunmadığından söz konusu yetki sözleşmesinin geçerli olmadığı-
İİK. mad. 169/a-6 uyarınca, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklının, kötü niyetli kabul edileceği- 17.07.2003 gün ve 4949 sayılı Kanun’un 46. maddesi ile yapılan değişiklikten önce hem alacaklı hem de borçlu için tatbiki gereken tazminat oranı yüzde kırk iken, bahsi geçen bu yasa değişikliğinden sonra alacaklı için oranın yüzde yirmiye düşürülmesine rağmen borçlu için yüzde kırk olarak aynen bırakılmış olduğu ve daha sonra 02/07/2012 gün ve 6352 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle borçlu için de bu oranın yüzde yirmi olarak alacaklıyla eşitlenmiş olduğu- Alacaklı (davalı) tarafından borçlu (davacı) aleyhine yapılan takibe konu bonoda tahrifat yapıldığı bilirkişi raporuyla belirlendiğinden; takipte kötüniyetli olduğu anlaşılan alacaklının, fazladan talep ettiği asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulması gerektiği- 
Lehtar, gerçek veya tüzel kişi olarak bonoda gösterilmez ise dayanak belge bono olarak kabul edilemeyeceğinden, mahkemece re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Takibe konu senedin arka yüzünde; "bu senet ancak senetteki isim tarafından çalıştığı firmayı zarara uğrattığı durumda kullanılır, ayrıca bu senet şoförün firmadan aldığı nakit paralar karşılığında düzenlenmiştir" ibaresinin yer aldığı, bu haliyle senedin kayıtsız şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini içermediği, dolayısıyla TTK'nun 776/1- b ve 777/1. maddeleri gereğince kambiyo senedi niteliğini haiz olmadığı-
Çeke dayalı takibin, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde, muhatap bankanın bulunduğu yer, ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca İİK. mad. 50/1 uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği-
İİK.'nun 50. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK.'nun yetkiye ilişkin hükümleri gereğince; çeke dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde, muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca İİK.'nun 50/1. maddesi uyarınca akdin yapıldığı yer olması nedeniyle, çekin keşide edildiği yer icra dairesinde icra takibi yapılabileceği-
7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılması gerekeceği-
Çek hakkındaki zamanaşımı süresi, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına göre, çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınmasının zorunlu olduğu-
İcra takibinde, kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takibe ilişkin (12) örnek ödeme emrinin düzenlendiği ve borçluya bunun tebliğ edildiği görüldüğünden, mahkemece, iflâs yolu ile takipte haciz yapılamayacağı gözetilerek şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
3. kişi tarafından alınan ödeme yasağı kararı nedeniyle müşteki borçlunun karşılığı bulundurulan çek bedelinin ödenmemesinden dolayı çek tazminatından sorumlu tutulamayacağı, mahkemece, takipte talep edilen karşılıksız çek tazminatı yönünden takibin iptaline karar verileceği-