Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilineceği; tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekeceği-
TMK’’nun 713/2.maddesi gereği mülkiyetin kazanılabilmesi için gereken koşullardan biri de dava konusu taşınmazın ölüm veya tutanağın kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yılı aşkın malik sıfatı ile zilyet olunduğunun ispatlanması olduğu- Somut olayda bu konuda tereddütler giderilmeden ve yeterli araştırma ve soruşturma yapılmadan karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Miras bırakana ait nüfus aile kayıt tablosu ve mirasçılık belgesi istenilerek davacıdan başka mirasçısı bulunup bulunmadığının araştırılması, başka mirasçı bulunduğunun belirlenmesi halinde, HMK. 243 ve 244 uyarınca, taşınmaz başında keşif yapılmak suretiyle dava konusu parsellerin davacıya intikal şeklinin (taksim, bağış vb.) davacı, yerel bilirkişi ve tanıklardan açıkça sorulmak suretiyle tespiti, dava konusu parsellerin terekeden çıktığı ve davacının mülkiyetine geçtiğinin belirlenmesi halinde davanın kabulüne, aksi halde TMK.nun 701 ve 702.maddeleri göz önünde tutularak dava koşulu yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece verilecek sürelerin hukuken sonuç doğurabilmesi için gerekli giderlerin eksiksiz ve duraksamaya yol açmayacak şekilde buna ilişkin ara kararında gösterilmesi ve gereğinin yerine getirilmemesi halinde bunun sonuçlarının açıklanarak tarafların uyarılması gerektiği, davalının açıkça dinlenmesinden vazgeçmediği tanıkları müşterek çocukların HMK. 243 vd. uyarınca dinlenilmeden, savunma hakkının kısıtlanması suretiyle karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Gayrısabit sınırları içeren tapu kaydının tüm dayanak belgeleri ve varsa krokisi getirtilerek taşınmaz başında yeniden keşif yapılmasının; keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların 6100 sayılı HMK.nun 243 ve 244. ( 1086 sayılı HUMK.m.258 ) maddeleri uyarınca keşif mahaline davetiye ile çağrılmasının, tapunun sabit olan sınırlarından başlanmak üzere zeminde uygulanmasına çalışılmasının, bu konuda yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmasının, kaydın sınırlarının niteliği itibariyle miktarıyla geçerli bulunduğunun değerlendirilmesinin, tespit edilen sınırların teknik bilirkişiye işaret ettirilmek suretiyle denetime elverişli ölçekli kroki ve rapor alınmasının, tapunun dayanağı krokinin de değerlendirmede gözönünde bulundurulmasının, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesinin gerekeceği-
Tescil davasının konusunu ancak tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar oluşturacağından ve çifte tapunun önlenmesi bakımından, dava konusu taşınmaza ait teknik bilirkişi raporu eklenerek, taşınmazın tapulu yerlerden olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğü’nden sorulmasının, TMK.nun 713/4-5 maddesi gereğince yasal ilanlar yapılarak üç aylık ilan süresinin dolmasının beklenmesinin gerekeceği-
Dava imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olup imar-ihyanın başladığı değil tamamlandığı tarihten itibaren kazanmayı sağlayan süre işlemeye başlayacağına göre davada imar-ihyanın tamamlandığı tarihin belirlenmesinin önem kazandığı, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları imar-ihyanın tamamlandığı tarih bakımından birbiri ile çelişkili tarihler ifade etmekte olup, taşınmazın 1999 yılında Hazine adına tapuya tescil edildiği de gözetildiğinde en geç 1979 yılında imar-ihyanın tamamlandığının belirlenmesi halinde davacı açısından mülkiyeti kazanma imkanının doğabileceği-
HUMK. mad. 414 (HMK. mad. 324) gereğince, taraflara istedikleri delillerin toplanması için gerekli olan giderleri yatırmak üzere sonuçları da hatırlatılarak kesin süre verilmesi gerektiği- Mahkemece oturumunda verilen ara kararları gereğince gider avansı yatırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, HMK.nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenme hakkının, taraf teşkilini de içerdiği ve yargılamayla ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını sağlama amacında olduğu- Kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 s. Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkin davanın, "dava şartı yokluğu" usulden davanın reddine karar verilmişse de, yöntemine uygun bir biçimde çekilme dilekçesi davacı asile tebliğ ettirilmeden ve yöntemine uygun bir şekilde kesin süre verildiği konusunda uyarıda bulunulmadan usulüne uygun keşif ara kararı alınmadan, dava koşulu nedeniyle usulden davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dairemiz tarafından yapılan inceleme sırasında, geri çevirme kararı sonrası gönderilen vakıf senedinde davacı vakfın taşınmazlarına ilişkin tam olarak okunamayan bir bildirimin mevcut olduğu, taşınmazın bulunduğu yerde yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243 ve 259. maddeleri uyarınca çağrılarak dinlenmesinin, ifadeleri arasında aykırılığın çıkması durumunda aynı Kanun’un 261. maddesi uyarınca yüzleştirmek suretiyle çelişkinin giderilmeye çalışılmasının, bu yolla dava konusu taşınmazın vakıf senedinde belirtilen taşınmazlardan olup olmadığının belirlenmesinin gerekeceği-
Mahkemece tanıkların keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, tarafların ileri sürdüğü gibi, anne ve babalarından gelen taşınmazların tüm mirasçıların katılımıyla yapılmış bir paylaşımın olup olmadığı, kimlere nerelerin düştüğü, sözleşmeye uygun hareket edilip edilmediğinin, getirtilecek tapu kayıtlarıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi, belirtilen konularda yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesinin gerekeceği-