Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım alacaklısı olan ...............'un vaat konusu olarak belirlediği taşınmazlardan ikisindeki hisselerinin iştirakli olduğu, iştirakli payların ise mirasçı olmayan kişiye karşı vaadi halinde, vaadin geçerli olduğu kabul edilse de, ifa olanağının bulunmadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince tescil hükmü kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Borçlunun miras ortaklığında bulunan miras payının haczi mümkün ise de; borçlunun kesinleşmiş bir ilamla mirasçı sıfatının bulunmadığının belirlenmesi halinde, diğer mirasçıların, mirasçı sıfatı bulunmayan borçlunun borcundan dolayı murise ait mallar üzerine konulan haczin kaldırılmasını isteyebilecekleri-
Kadastro tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada kadastro tespitinin paylaşıma uygun yapılıp yapılmadığı-
Davacı kendi miras payına ilişkin kooperatif hissesinin iptali olmazsa bedelini istemiş olup, iştirak hâlinde mülkiyet hükümlerine tabi bir terekede, mirasçıların bir kısmının kendi paylarına hasren açtıkları kooperatif hissesi iptali davasının dinlenilmesinin mümkün olmadığı, böyle bir dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ya da terekeye temsilci tayin edilerek onun huzurunda davaya devam edilmesine olanak da bulunmadığından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Adi ortaklıkta takibin tüm ortaklar tarafından başlatılması gerektiği, iş ortaklığının pilot ortağın ve ortaklığı her konuda temsile tam yetkili şirktetin de tek başına takip açamayacağı-
Önalım davası mirasçılardan sadece biri tarafından kendi adına tescil isteğiyle açılmışsa da, davacı tarafa verilen süre üzerine, davacı dışındaki mirasçıların davacı vekiline verdikleri vekâletnameler ile davacının eldeki davayı açmasına ve önalım hakkına konu payların onun adına tesciline muvafakat ettiklerinden, önalım hakkına konu payın davacı mirasçı adına tescili konusunda mirasçıların kendi aralarında TMK 702/2'ye uygun biçimde oy birliğiyle karar vermiş oldukları- "Davacının kendi adına tescil isteğiyle açtığı bu davanın tereke adına açılmış bir dava olarak kabul edilemeyeceği, diğer mirasçıların muvafakatinin ancak tereke adına dava açılması için yeterli ve gerekli olduğu, önalım davasının tereke adına açıldığının kabul edilebilmesi için tescil talebinin de tereke adına yapılması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Taraflar arasında imzalanan düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin tarafı olan arsa sahibi murisin davalı dışındaki diğer mirasçılarına da dava açılarak eldeki dava ile birleştirilmesi için davacı vekiline süre verilmesinin gerektiği-
Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyette, ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu- Davacının murisi adına kayıtlı tapu tahsis belgesine dayanarak, miras ortaklığı adına tapu iptal ve tescil istemiyle dava açtığı tartışmasız olup, elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet söz konusu olduğunda; davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine atanacak temsili aracılığıyla davanın sürdürülmesi; bu yolla davanın görülebilirlik koşulu yerine getirildikten sonra davanın esası hakkında hüküm kurulması gerektiği- Davacı tarafından açılan davanın derdest olduğu, davadan haberdar olan diğer mirasçıların da davaya icazet vermedikleri anlaşıldığından, mahkemece, davacının talebi doğrultusunda terekeye temsilci tayin edilmesi gerekirken "davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Adi ortaklıkta davanın, tüm ortaklar tarafından birlikte açılması zorunlu olduğundan, mahkemece davacıya makul ve bir süre verilerek adi ortaklığı oluşturan diğer ortağın açılan davaya muvafakatının alınmasının temini; şayet muvafakat verilmezse davacı tarafından, dava dışı ortak hakkında işbu dava ile birleştirme talepli dava açılması ve bu suretle taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilip, davanın sonuçlandırılması gerekeceği- Belirtilen şekilde taraf teşkili sağlanmadığı takdirde adi ortaklardan birisi tarafından açılan davanın dinlenme imkânı bulunmadığı gözetilerek aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Öte yandan kabule göre de, sözleşme gereğince yapımı kararlaştırılan binanın tamamlanma oranı ve yüklenicilerin edimini ifa edip etmediği tespit edilirken sadece natamam bağımsız bölümler yerine inşa edilen tüm bağımsız bölümlerin ve ortak alanların eksik ve kusurları da gözetilerek bir bütün halinde tamamlanma oranlarının tespiti gerektiği halde bu hususa aykırı şekilde işlem yapılmasının hatalı olduğu-