Ödenmeyen limited şirket müdürlük ücretinin tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin davada, ‘müdür olarak tayin edilmiş bulunan davacının davaya konu ücret alacağına ilişkin aylarda fiilen davalı şirkette çalışıp çalışmadığı, yaptığı bir hizmetin olup olmadığı, söz konusu dönemde müdürlük görevini yerine getirip getirmediği hususları araştırılarak sonucuna göre kararlaştırılan ücrete hak kazanıp kazanmadığı tespit edilerek karar verilmesi gerekeceği- İlk derece yargılaması aşamasında ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesi aşamasında ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, bu durumda, davacının muvafakat etmediği bir hususun temyiz aşamasında da olsa ileri sürülemeyeceği ve dikkate alınamayacağı-
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin) yetki alanının Kartal ilçesini de kapsadığı- Eldeki davalar, Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesine ve Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesine hitaben yazılan dava dilekçeleriyle açılmış ve davalar birleştirilerek Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmeye devam edilmiş olup İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi (Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi) ile Kartal Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki yetki değil iş bölümü ilişkisi olup, taraflarca somut uyuşmazlıkta dava tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 s. TTK'nda öngörülen düzenlemeye uygun işbölümü itirazı da yapılmadığından, davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu-
Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabileceğinden, yerel mahkemece gerekçeli kararı HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde kaleme alarak, taraflara ve dava dışı kişilere ait tasarım şekillerine mahkeme ilamında yer verilmemesi gerekeceği-
Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebileceği, temyiz edilen ve fakat henüz Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca görüşülmeyen bir direnme kararı, usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından, bu aşamada davadan feragat edilebileceği-
Yerel mahkemece önceki kararda direnildiği halde, ilk karardan farklı bir karar verildiği ve davacı taleplerinden birisi hakkında hüküm fıkrası oluşturulmadığı, direnilen ilk karardaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmak üzere kararın bozulması gerekeceği-
Dosya kapsamı dikkate alınarak, mahkemece, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerekeceği-
Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda, mahkemenin davayı mesmu ( dinlenebilir ) olmadığından reddetmesi gerekeceği, davalı alacaklı vekilinin, kesin hüküm itirazına konu yaptığı ilamın, açılan istihkak davası bakımından bağlayıcı olup olmadığı hususunun değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tanık deliline dayandığından HMK mad. 203/1-a uyarınca gösterdiği tanıkların dinlenildiği ve dinlenilen her iki tanıkta davacının iddialarını doğrular mahiyette beyanda bulunduğu, davalı duruşmaya gelmediği ve davaya cevap vermediği için davayı tümüyle inkar etmiş sayılacağı, uygulamada ve öğretide tarafın isticvabı ile taraf veya vekilinin hakimin müphem gördüğü hususların aydınlığa kavuşturulması amacıyla dinlenmesini birbirinden ayrı tutulduğu, olayda müphem bir husus bulunmadığı gibi, davacı davasını ispatladığından davalının isticvap olunarak kendi aleyhine olan belli bir veya bir kaç vakıa hakkında dinlenmesinin mümkün olmayacağı-
2802 sayılı Kanunun 93/A maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmaması halinde davanın usulden reddine, HMK'nun 49. maddesi uyarınca da usulden ret halinde disiplin para cezası öngörülmediğinden para cezasına hükmedilemeyeceği-
Kayıp-kaçak adı altında alınan bedelin davalıya iadesine karar verilmesi halinde, verilen bu karar aynı zamanda tespit hükmü taşıdığından sözleşme ilişkisi nedeniyle ileriki dönemlere de etkili (art etkili) olduğunun kesin olduğundan söz etmenin mümkün olmayacağı, yerel mahkemece verilen kararın kesin olmadığından karar düzeltme isteminin incelenebileceği-