3561 Sayılı Kanun'un 2. ve Türk Medeni Kanunu'nun 427. maddesi hükümleri uyarınca kayyım tayin edilen İstanbul Defterdarı gaibi temsil ettiğinden aleyhine açılan davanın da görülmesinin gerekeceği-
Gaiplik kararı, ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğuracağı- Kayyımın, gaip olan kişilerin haklarını geçmişe dönük olarak korumak ve kullanmakla yükümlü olduğu-
Mirasçıların sağ olup olmadıkları ve adreslerinin resmi daire ve müesseselerinden bu arada Nüfus İdaresi, Tapu Sicil Müdürlüğü, Askerlik Şubesi ile Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla zabıta birimlerinden tetkik ve tespit edilerek, belirlenecek duruma göre davalılara usulüne uygun tebligat yapılması, belirlenememesi halinde mirasçıların ve hazinenin menfaatlerini korumak için kayyum tayiniyle taraf teşkili yapıldıktan sonra yargılamaya devam edilip karar verilmesi gerekirken, mirasçılarla ilgili tahkikat yapılmadan, gazete ilanı yoluyla taraf teşkilinin sağlanmasının bozma nedeni olacağı-
Ortaklığın giderilmesi istenilen taşınmazda paydaş olan bir kısım kişilerin kim oldukları, sağ olup olmadıkları, ölmüşler ise mirasçılarının kim olduğu saptanamayan hallerde Hazine yararının korunması bakımından 3561 sayılı Kanunun 2. maddesi ve TMK'nın 427/1-1 maddesi uyarınca o kişilere mahallin en buyuk mal memurunun kayyım tayin ettirilmek suretiyle davaya kayyım huzuruyla devam olunmasının gerekeceği-
Davacının, tapu malikine izafeten hazine aleyhine açtığı işbu davada, Hazinenin kayıt malikini temsil etmesi olanaklı olmayacağı, ne var ki, temsilcide yanılgı niteliğindeki bu yönün, davanın reddine neden olamayacağı, dava dilekçesinde ve aşamalarda, tapu malikinin yurt dışına çıktığı ve kendisinden haber alınamadığı ileri sürüldüğü, bu noktada, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 427/1. maddesi, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması ve oturduğu yerin de bilinmemesi halinde, vesayet makamınca yönetim için kayyım atanacağının hükme bağlandığı, burada, tüm aramalara rağmen bulunamayan kimseyi temsilen kayyım atanmasının gerekeceği, o halde öncelikle, dava dilekçesi ve duruşma gününün kayıt malikine tebliğ olunması; kayıt malikinin tüm aramalara rağmen bulunamaması ve oturduğu yerin de tespit edilememesi halinde tapu malikini temsilen kayyım tayin ettirilmesi için davacıya süre verilmesi gerekeceği-
Bir kimsenin uzun süreden beri bulunmaması ve oturduğu yerin de bilinmemesi halinde vesayet makamınca yönetim için kayyım atanacağı– Kayyım atayacak olan vesayet makamının, bu konuda dava açmak için yetki belgesi vermiş olan mahkemenin bu kararının doğru olup olmadığını araştırma yetkisi bulunmadığı–
Vesayet makamının, yönetimi kimseye ait olmayan mallar için gerekli önlemleri alacağı ve bu konuda kayyım atayabileceği–
Kayyımlık kararının kaldırılması ile taşınmazın davacı idarenin temsil ettiği Vakıf adına tescili davasında; herşeyden önce dava konusu gayrimenkulün maliklerinin kimliği tesbit edilmesi, kadastro tesbit tutanakları celp edilmesi, kadastrodan önce tapulu ise bu tapu kayıtları getirtilip tapu maliklerinin nüfus sicilinde kayıtlı oldukları yerler belirlenip nüfus idaresinden ölmüş olup olmadıkarı ve mirasçıları bulunup bulunmadığı araştırılması ve gerekirse davacıya Medeni Kanunun 32 ve müteakip maddeleri uyarınca işlem yapması için yetki ve mehil verilmesi gerekeceği–
Türkiye’de bulunmayan menkul mallarla ilgili kayyım atanamayacağı–