Şikayete konu tebligatların muhatap şirket yetkilisinin orada bulunup bulunmadığı tespit edilmeden çalışanın imzasına tebliğ edildiği anlaşıldığından mahkemece şikayetin kabulü ile 1. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebligattan haberdar olunduğu bildirilen tarih olarak düzeltilerek 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Tebligatın tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılması gerektiği, yetkilinin bulunmaması halinde ise bulunmama sebebi yazılmak suretiyle orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birisine yapılacağı-
Tebligat yapılan şahsın şirketi temsile yetkili kişi olmadığı anlaşıldığından ve bulunmama sebebi yazılmak suretiyle diğer ilgililere tebliğ edilmesi gerektiğinden, dava dilekçesinin davalı şirkete yöntemince tebliğ edilmediği-
Kesinleşen takip neticesinde İİK. mad. 355 vd.'na göre borçlunun maaş ve ücretlerinin haczi için çalışmakta olduğu şikayetçi şirketin ... adresinde bulunan mağazasına 01.03.2011 tarihinde tebligat gönderildiği, tebligatın "yetkili ...'a tebliğ edildiği "şerhi ile 08.03.2011 tarihinde yapıldığı, haciz müzekkeresinin tebliğ edildiği tarihten itibaren 1 hafta içinde cevap gelmemesi nedeniyle aynı adrese 28.12.2011 tarihli tekit yazısı gönderildiği ve tekit müzekkeresinin de "adreste daimi çalışanı ..." şerhi ile 02/01/2012 tarihinde tebliğ edildiği, maaş haczi müzekkeresinin tekit edilmesi için gönderilen tebligatın tebligat sırasında şirket yetkilisinin bulunup bulunmadığı hususunda bir şerh verilmeksizin doğrudan "adreste daimi çalışan ...." şeklinde yapıldığından Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddesine aykırı olduğu, mahkemece 08.03.2011 tarihinde yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığının tespiti bakımından, tebliğ tarihi olan 08.03.2011 tarihinde tebligatın yapıldığı şubede şirket yetkilisinin kim olduğu hususu araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı şirket adına gönderilen duruşma gününü bildirir dava dilekçesi tebligatı daimi çalışana tebliğ edildiğinden taraf teşkilinin sağlanamadığı-
Tebligat Tüzüğü'nün 18.maddesine göre de tebligat esnasında selahiyetli kişilerin bulunmama nedenlerinin tebliğ mazbatasına yazılması gerektiği-
Borçlu şirketin yetkili temsilcisinin bulunup bulunmadığı belirlenmeden doğrudan işçiye tebligat yapılması, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddelerine aykırı olduğundan anılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Borçlu şirkete gönderilen satış ilanı tebliğine ilişkin tebligat evrakının incelenmesinde; tebliğ memurunun adı ve soyadının yazılı olmadığı görülmekte olup, bu hali ile de tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Mahkemece, icra müdürlüğünce borçlu şirkete usulüne uygun satış ilanı tebliğ edilmeksizin (İİK.nun 127.md.) ihalenin gerçekleştirilmesi doğru olmadığından ve bu eksiklik başlı başına yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre ihalenin feshi nedeni sayılacağından, ihalenin feshine karar vermek gerekirken tebligatta herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle istemin süre aşımından reddine dair karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesinin “ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü” kendiliğinden nazara alamayacağı-
Borçlu şirketler adına gönderilen ödeme emirlerinin daimi işçi olan tebliğ alanın ismi yazılmadan "muhattabın kendi imzasına tebliğ edildi." şeklinde şerh düşüldüğü anlaşıldığından ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edilmediği-
Tüzel kişinin tebligatı alacak yetkili temsilcisinin ne sebeple iş yerinde bulunmadığı tebligata yazılmadığından yapılan bu tebligatın Tebligat Yasası'nın 12 ve 13, Tebligat Tüzüğü'nün 17 ve 18. maddelerine göre usulüne uygun olduğunun söylenemeyeceği-