Davaya konu tazminattan her iki davalının mı yoksa sadece davalılardan birinin mi sorumlu tutulduğu konusunda, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki yaratıldığı, bu durumun, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiği- Eldeki itirazın iptali davasının dayanağı olan ilamsız icra takibinin borçlusu olmadığı için itirazın iptali davasında davalı olarak yer alması mümkün olmayan; ayrıca, sadece dava ihbar olunan konumunda olan şirketin bu yolla da davanın tarafı haline gelmeyeceğinin gözetilmeyişinin ve adı geçen sigorta şirketi için de hüküm tesisinin doğru olmadığı- DASK poliçesi kapsamındaki deprem rizikosunun gerçekleşmesinden sonra yapılan zeyilnamedeki sigorta bedelinin, kural olarak sadece zeyil tarihinden sonraki rizikoları temin edeceği; ancak, davacıya ait konutun ağır hasar görüp yıkımına karar verilmesinden (tamamen yok olmasından) sonra zeyilname ile konut M2'sinin 100'den 140'a çıkartılmasında ve tamamen yok olan bir konut için ileriye dönük zeyilname düzenlemesinde davalı DASK'ın hukuki yararı bulunup bulunmadığının hükümde tartışılıp gerekçelendirilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalının dava sonunda ödeme yapması halinde, Güvence Hesabı Yönetmeliği'nin 16/1-a ve c maddeleri gereği, araç sürücüsü ve malikine rücu hakkının bulunduğu gözetilmek suretiyle, 6100 sayılı HMK'nun 61 vd. maddelerindeki usule uygun ihbar dilekçesinin davalı tarafından sunulması halinde, davanın ihbarı yönünde işlem tesis edilmesi gerekirken, bu işlem yapılmadan yargılamaya devam edilmesinin doğru olmadığı- Zarar görenin müterafik kusurunun ve hatır taşımasının tespiti halinde BK.nun 43 ve 44.maddesi (TBK’nın 51.maddesi ve 52. maddesi) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerekeceği-
HMK mad.61 vd. gereğince ihbar olunan davada taraf olmadığından hakkında hüküm verilmesinin mümkün olmadığına-
Tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasında husumetin Hazineye yöneltilmesi gerektiği, davacı Orman Yönetimine husumeti yönelterek dava açmış ve yargılama sırasında Hazine davaya dahil edilmişse de, dava açıldıktan sonra ihbar ya da dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatı kazanılamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliğinin olanaklı bulunmadığı ve husumetin mahkemece res'en dikkate alınması gerektiği gözetilmeden hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmayan Hazine aleyhindeki davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İhbarı talep edilen şirkete ihbar dilekçesi ve dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ve tebliğ edildiğine dair tebligat parçasının dosyaya alınması, ihbar olunanın sunması halinde beyan dilekçesi ile varsa delillerin toplanması, gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi de yaptırılarak neticesine göre hüküm kurulması gerektiği- İhbar olunan konumunda olan şirket olmasına rağmen, mahkemece karar başlığında davalı olarak gösterilmesi ve hüküm kısmında alacakların "davalıdan tahsiline" şeklinde karar kurulmasının hatalı olduğu-
Davanın davacının çalıştığı alt işveren şirketlere ihbar edilmesi ve ihbar olunan alt işveren şirketlerin davacının çalışma şartları ve ödemeler konusunda belgeler ibraz etmesi halinde talep edilen işçilik alacaklarının hesaplanmasında bu belgelerin dikkate alınacağı düşünüldüğünde davanın alt işveren şirketlere ihbarında zorunluluk bulunduğu, davalının bu talebinin, tahkikat sonuçlanmadan, mahkemeye ilettiğinin anlaşılması karşısında; mahkemece, davanın ihbarı hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davaya fer'i müdahil olarak katılma talepli verilen cevap dilekçesi verildiğinden, mahkemece bu talep hakkında karar verilmeksizin ve cevap dilekçesinde ileri sürülen hususlar değerlendirilmeksizin dosya hakkında hüküm verilmiş olmasının hatalı olduğu-
İhbar dilekçesinin Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebliğe çıkartılmasına karar verilmesine rağmen, tebliği beklenmeksizin dilekçe hakkında karar verilmesi hatalı olduğundan, ihbarı talep edilen tüm alt işveren şirketlere ihbar dilekçesi ve dava dilekçesinin tebliği sağlanarak ve tebliğ edildiğine dair tebligat parçaları eksiksiz dosyaya alınarak ihbar edilen taşeron şirket/şirketlerin, sunmaları halinde beyan dilekçeleri ile delillerin değerlendirilmesi, ihbar olunan şirketlerin cevap vermemeleri halinde ise asıl işveren olan davalı şirketin cevap dilekçesinde ve aşamalarda belirttiği üzere davacı işçiye ait özlük dosyası ile bordro, makbuz gibi ödeme belgelerinin alt işveren şirketlerden istenerek sonucuna göre karar vermesi gerektiği-
Davaya fer'i müdahil olarak katılma talepli verilmiş olan cevap dilekçesi hakkında, mahkemece bu talep hakkında karar verilmeksizin ve cevap dilekçesinde ileri sürülen hususlar değerlendirilmeksizin dosya hakkında hüküm verilmiş olması hatalı olduğu-
Usul hükümlerine göre, davada taraf olmayan gerçek veya tüzel kişi lehine ya da aleyhine hüküm tesis edilmesinin mümkün olmadığı- İhbar olunan kimse davada davalı sıfatını kazanmadığından lehine ve aleyhine hüküm kurulamayacağı, kamu düzeniyle ilgili bulunan bu durumun mahkemece resen gözetilmesi gerektiği- Dava konusu taşınmazın tapu kaydında lehlerine haciz şerhi bulunan kişiler, gerekçeli karar başlığında davalı olarak gösterilmiş iseler de, bu kişilere ihbar dilekçesi tebliğ olunmuş olup, davada, davalı sıfatıyla değil, ihbar olunan sıfatıyla yer almış olup gerekçeli karar başlığında adı geçen kişiler dışında başka kişiler lehine de haciz şerhleri bulunduğu görüldüğünden, mahkemece, tapu kayıtları üzerinde detaylı inceleme yapılarak, lehine takyidat şerhi (ipotek, haciz, intifa hakkı vd.) bulunan tüm gerçek ve tüzel kişilerin davaya katılımı sağlandıktan sonra, söz konusu şerhler hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor