İrsaliyeli fatura içeriklerine göre malların teslim alınarak karşılığında ödeme için çeklerin verildiği, faturalara 8 günlük yasal süre içinde itiraz edilmediğinden, malların teslim alınmadığına ilişkin ispat külfetinin davacı-borçluda olduğu- Davalı-alacaklı taraf tacir şahıs olup tacir şahıslara tebligatın ne şekilde yapılacağı usul ve ticaret kanununda belirtilmiş olduğundan, bu yön gözetilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davalı tarafın savunma hakkı kısıtlanarak yargılama yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı şirketin yetkili temsilcisi araştırılmadan ve işyerinde bulunup bulunmadığı belirtilmeden doğrudan çalışana yapılan tebligat, Tebligat Yasası ve Tebligat Tüzüğü hükümleri gereğince usulsüz olup söz konusu tebligata dayanılarak taraf teşkili sağlandığından söz edilemeyeceği, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27.maddesi hükmüne göre hakim davanın taraflarını dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hüküm veremeyeceği-
Davacının, devre tatil satış sözleşmesinin iptalini, sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istediği davada, duruşma günü bildirir tebligatın, davalı şirket yetkilisinin ev adresine yapıldığından Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü hükümlerine aykırı olduğu-
Borçlu, vekili aracılığıyla gönderilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde borca itiraz ettiğinden ve vekile ait vekaletname takip dosyası içinde bulunduğundan, itirazın iptali davasında, ekinde dava dilekçesi bulunan ve üzerinde duruşma gününün yazılı olduğu tebligatın vekile yapılması gerekirken asile yapılmasının doğru olmadığı, davalı şirkete (asile) yapılan tebligat, usulsüz olup söz konusu tebligata dayanılarak taraf teşkili sağlandığından söz edilemeyeceği, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesi hükmüne göre hakim davanın taraflarını dinlemeden, onları İddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hüküm veremeyeceği, mahkemece dava dilekçesi ve duruşma gününün davalı şirket vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekeceği-
İcra müdürlüğünce alınan kararlara ilişkin, şikayeti incelemeye yetkili ve görevli icra mahkemesinin, icra takibinin yapıldığı yer icra dairesinin bağlı olduğu yer icra mahkemesi olduğu- İcra dairesinin yetkisizliğine ilişkin icra mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde alacaklının yetkisiz icra dairesine başvurarak icra dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini talep etmesi gerektiği aksi halde, takibi açılmamış sayılmasına yetkisiz icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesince karar verileceği-
Doğrudan adres kayıt sistemindeki adresine yapılan dava dilekçesine ilişkin tebligatın davalının savunma hakkını sınırlandıracağı ve geçersiz olduğu-
Dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara mahkemece kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması ve İİK. mad. 134/2 uyarınca duruşma açılarak tarafların delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece yapılacak işin; taraflarca sunulan tüm delilleri ile birlikte talebi değerlendirmek, sonucuna göre kabul sebebini içeren, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 297. ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olması gerekeceği, eksik incelemeyle gerekçesiz şekilde hüküm kurulamayacağı-
Dava dilekçesi ve duruşma gününün 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2.maddesi gözardı edilerek davalıya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya mernis adresi olduğu da belirtilmek suretiyle tebliğe çıkartıldığı ve bu tebligatın usule aykırı bir tebligat olduğu-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu davalı tarafa tebliğ edilmeden, rapora itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalılar aleyhine hüküm kurulmasının doğru olmadığı-