Savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası'nın 36. maddesi ile 6100 Sayılı HMKnun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenlerle, mahkemece duruşma açılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Borçlunun, yasal yedi günlük süre dolmadan itiraz dilekçesini icra dairesine havale ettirmek suretiyle teslim etmesi ve dilekçenin dosyaya konulduğu hususunda icra tutanağının düzenlenmesini istemesi gerektiği- İtirazın, icra tutanağına geçirildiği tarihte yapılmış sayılacağı, bu tutanakların aksi ancak aynı nitelikte bir belge ile ispatlanabileceği- İcra Dairesince 14.01.2014 tarihli karar ile borçluların itiraz dilekçelerinin 08/04/2013 tarihli oldukları belirtilerek tutanağa geçirilmişse de, 14.01.2014 tarihli karar ile borçluların itiraz dilekçelerinin 08.04.2013 tarihli olduğu konusunu destekleyecek hiçbir delil ve emareye dosyada rastlanmamış olup, mahkemece icra dairesi tarafından tutulan tutanak esas kabul edilerek şikâyetin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalıya yapılan tebligatlar, T.K. 21. md.si gereğince usulsüz olup söz konusu tebligatlara dayanılarak taraf teşkili sağlandığından söz edilemeyeceği, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesi hükmüne göre hakim davanın taraflarını dinlemeden, onların İddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hüküm veremeyeceği, mahkemece dava dilekçesi, tensip zaptı ve duruşma gününün davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekeceği-
6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartlarından olan görev konusunda aynı Kanun'un 138. maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir ise de, ancak bunun için dava dilekçesinin davalılara tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerekeceği, dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesinin HMK'nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık oluşturacağı-
Taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinin karşılıklı olarak tebliğ edilmemesinin bilgilenme/bilgilendirme hakkının, bir başka deyişle adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde bulunduğu-
Kurum zararı nedeniyle alacak istemine ilişkin 32 dosyada ayrı ayrı açılan davalar birleştirilerek  dava sonuçlandırılmış ise de; davalılar arasında zorunlu veya ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığı gibi yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesinin, her bir dosyadaki iddia ve savunmaların değerlendirilmesinin bu şekilde mümkün olmaması, bu durumun usul ekonomisine aykırı olması ve hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanmasına da sebebiyet vereceği, ayrıca bir kısım davalıların da birleştirme talebine muvafakatlerinin bulunmadığı gözetilerek dosyaların birleştirilmesi yoluna gidilerek hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Dava dilekçesinin, tebliğ tarihinde askerde olan davalının annesine tebliği ile davalının yargılamaya davalının katılımı sağlanmadan karar verilmesinin davalının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu-
Davaya dayanak olup hükme esas alınan ve taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmayan 5 yıl süreli kira sözleşmesine göre ihtiyaç nedeniyle açılan tahliye davasının süresinde olmadığı, ancak TBK.’nun 353. maddesi uyarınca kiraya veren, daha önce veya en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse dava, bildirimi takip eden uzayan bir kira yılı sonuna kadar açılabileceğinden, davacılar tarafından gönderilen ihtarnamenin davalıya tebliğine ilişkin tebliğ parçasının getirtilerek davanın süresinde açılıp açılmadığının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı- Mahkemece davanın süresinde açıldığının tespiti halinde davalı tanıkları da dinlenildikten sonra delilerin birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken noksan araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalı tarafından sunulan savunma dilekçesinde; aylık kira bedelinin ....... TL olduğu ve kira bedellerinin ödendiği belirtilerek ödeme dekontlarının sunulduğu, bu savunma karşısında, davacıların aylık kira bedelinin daha yüksek olduğunu kanıtlayamamaları nedeniyle, davalı kiracının sözleşmede belirtilen kira bedelini ödeyip ödemediği üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalı şirket adına çıkarılan dava dilekçesinin tebliğ edilemediği ve adı geçen davalı yönünden taraf teşkili sağlanamadan yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm oluşturulduğu anlaşıldığından hükmün bozulması gerektiği-
Davalı vekilinin ilk duruşma günü için mazeret dilekçesi gönderdiği, ancak mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden dosyanın karar çıkarıldığı anlaşıldığından, davalı tarafın mesleki mazereti hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmesi gerekirken, davalının savunma hakkının kısıtlanmasına yol açacak şekilde ve yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer alan hukuki dinlenilme hakkının ihlaline neden olacak şekilde mazeret dilekçesinin gönderildiği celse dosya hakkında hüküm tesis edilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-