Sadece kısıtlı adayının duruşmaya çağrılarak beyanının alınması suretiyle karar verilmesi doğru olmayıp davacıya duruşma gününü bildirir davetiye çıkarılarak usulen tebliğinin sağlanıp duruşmada dinlenmesi gerektiği-
Mahkemece taraflara ön inceleme duruşma gününü bildirir davetiyeler tebliğ edilmeden, taraf teşkili sağlanmadan, 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, ön inceleme duruşması usulsuz şekilde tamamlanıp davanın esası hakkında hüküm kurulmasının Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu-
Davalıya dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günü tebliğine ilişkin mazbatada muhatabın adreste bulunmama sebebine dair beyan, beyanda bulunan kimse tarafından imzalanmamış, imzadan imtina etmiş ise bu durumun tebliğ memurunca tevsik edilmediği, bu haliyle, davalıya dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günü tebligatının geçersiz olduğu, buna göre, davalıya dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günü usulüne uygun tebliğ edilmeden hüküm kurulmasının hukuki dinlenilme hakkını zedeleyen önemli bir usul hatası olduğu-
HMK. mad. 320/1'de “mümkün olan hallerde” taraflar duruşmaya davet edilmeksizin karar verileceği düzenlenmiş olup, mahkemece, re'sen delil toplanmakla, dosyada mevcut delillerin karar verilmesine yeterli görülmediğinin kabulü  gerektiği ve dosya üzerinden karar verilebilmesi “mümkün olan hal” söz konusu olmadığından, davalıya hukuki dinlenilme hakkı tanınmadan, taraflar duruşmaya davet edilmeksizin karar verilmesinin isabetsiz olduğu- "Tüketicinin kullandığı kredi sebebiyle masraf adı altında yapılan kesintilerin iadesi"ne ilişkin basit yargılama usulüne tâbi davada mahkemenin dosya üzerinden karar vermesinin mümkün olmadığı-
Vasi tayini davasının  duruşma açılarak görülmesi gerektiği-
Aile Mahkemelerince verilen kararların yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde dosyanın yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden Yargıtay'a gönderilmesi durumunda, HUMK.nun -2494 s. K. ile değişik- 432/4. maddesine göre, bu konuda bir karar verilmek üzere, dosya mahalline geri çevrilmeden, doğrudan doğruya Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği- Dava dilekçesi ile verilmesi halinde cevap dilekçelerinin karşılıklı olarak usulüne uygun şekilde tebliğ olunması, bu aşama tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma gününün belirlenmesi, ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra tahkikata geçilmesi zorunlu olup, bu yasal zorunluluğun gereğinin yapılması gerektiği, kadının boşanma davasında davacı-davalı erkeğe dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ olunmadan, usulünce ön inceleme ve tahkikat duruşmaları yapılmadan davanın esası hakkında hüküm kurulmasının, kadının hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu-
Yerel mahkeme kararının gerekçesinde, hükmedilen sonuca nasıl varıldığı konusunda herhangi bir açıklamanın yapılmadığı, bu bakımdan; yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmaması ve ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı-
Mahkemece, tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle kabul edilmesinin; manevi tazminat istemine ilişkin davanın ise tarafların eşit kusurlu olduklarına kanaat getirildiğinin ifade edilmesinin, gerekçelerin kendi içinde çelişki yarattığından tek başına bozma sebebi olduğu-
Çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin davanın, Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerektiği- Mahkemece usulünce ön inceleme duruşması yapılmadan tahkikat ile ön inceleme duruşmasının birlikte icrasının, davalının hukuki dinlenilme hakkının (HMK m. 27) ihlali olduğu-
Vakfı senedinde yapılan değişikliklerin tesciline ilişkin uyuşmazlığın duruşma açılarak görülmesi gerektiği- Vakıf senedinin tescili gibi vakıf senedinde yapılması istenilen değişikliklerin de resmi senetle, yani noterde re’sen düzenleme şeklinde yapılması gerektiği-