Her ne kadar mahkemece, davalı vekilinin ibraz ettiği sözleşmede davacının kiralayan olarak taraf olmadığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, davacı takip talebinde sözlü kira akdine dayanmış ve borçlular tarafından ödeme emrine itiraz edilmemesi üzerine takibin kesinleştiği, kaldı ki, 01.06.2011 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'ne göre 23.05.2011 tarihinde 10 yıl süre ile davalı şirket müdürlüğüne seçildiği anlaşılan davalı şirket temsilcisinin davayı kabul ettiği, bu durumda mahkemece, esas hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK.nun 269/a maddesi uyarınca açılmış olup, temerrüt nedeniyle tahliye isteminde, ödeme iddiası ve ödemeye ilişkin belgeler borcu sona erdiren belgelerden olduğundan yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği-
Kesinleşen takip nedeniyle İ.İ.K. 269/a maddesine dayalı tahliye isteminde, takibin, tedbir kararından önce başlatılıp başlatılmadığı üzerinde durularak İİK.nun 179/a, 179/b maddeleri gereğince bir karar verilmesi gerekeceği-
Takip miktarı itiraz edilmeyerek kesinleştiğinden aylık kira miktarının 600,00-TL olduğu, bu durumda davalının talep edilen Nisan ayına ilişkin kira parasının 31,50- TL eksik ödediği anlaşıldığından temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilmesi gerekeceği-
Davada dayanılan icra takibinin takip talepnamesinde takip yollarının bulunduğu sütunda haciz isteminin yanında tahliye isteminin de bulunduğu, bu hali ile takip talepnamesi yasaya uygun düzenlendiğinden mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
İ.İ.K.nun 269/a maddesi gereğince davalı borçluya ödeme emri tebliğinden itibaren otuz günlük ödeme süresi geçtikten sonra altı ay içinde tahliye davasının açılması gerekeceği-
Takip talepnamesinde "tahliye" isteği bulunmadan İcra Müdürlüğü tarafından kendiliğinden ihtarlı ödeme emri düzenlenip borçluya tebliğ edilmesi hukuki sonuç doğurmayacağı ve davacıya tahliye isteme hakkı vermeyeceği-
Davalının hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek taraf teşkili sağlanmadan işin esası incelenerek sonuca gidilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekeceği-
Yasal koşulları içermeyen ödeme emri hukuki sonuç doğurmayacağından bu ödeme emrine bağlı olarak tahliye kararı verilmemesi gerekeceği-
Ödeme emrinde yedi günlük itiraz süresi gösterilmemiş ise de, dava dilekçesinin davalı borçluya tebliğ edildiği tarihe kadar geçen sürede herhangi bir itirazda bulunulmadığı gibi bilakis davalının borçlu olduğunu kabul eden 17/06/2014 günlü oturumdaki imzalı beyanı ve borcun yasal ödeme süresi içinde ödendiğinin yazılı belge ile kanıtlanamaması karşısında bu hususun temerrüt olgusunun gerçekleşmesine engel olmadığı-