Davacının davalı şirkette pilot olarak hava taşıma işlerinde İş Kanuna tabi olmadığı gözetilerek işin esası incelenip taraf delilleri toplanıp, denetime elverişli rapor alınıp, oluşaçak uygun sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davacının, davalı şirket ile akdetmiş olduğu sözleşme uyarınca, şirketten aldığı ürünlerin doğrudan satış yöntemiyle satışını yaptığının kabul edilmesi gerektiği- Doğrudan satış sitemi içinde ürünün muhatap (potansiyel) müşteriye tanıtımının yapılmasının, işin niteliği gereği olduğu ve bu nedenle taraflar arasında bağımlı bir çalışma yapıldığı sonucuna varılamayacağı- Davacının çalışma koşul ve süresini kendisinin belirlediği, davalı işverenin emir, talimat, denetimi ve gözetimi altında çalışmasının söz konusu olmadığı, işin niteliği ve serbestinin de bir gereği olarak, gelir elde edip etmeme ya da bunun miktarının tamamen davacının kişisel ve sosyal ilişkilerinin yoğunluğuna, satış becerisine, ikna kabiliyetine ve tercihlerine bağlı olduğu, davacının da içinde yer aldığı sistem bir pazarlama ağı şeklinde olup gruplardan oluştuğu, bir üst kademede bulunan davacı sisteme kattığı gruptaki kişilerin satışlarından da ilgili koşullar gerçekleşmişse pay alabileceğinden o dönemde satış yapmasa bile gruptaki kişiler yapmış ise kazanç sağlayabileceği, bu türde hizmet sözlşemesine yabancı olduğunun açık olduğu ve bu tespitlere ve tüm dosya içeriğine göre, taraflar arasındaki hukuki ilişkide, hizmet sözleşmesini karakterize edici bağımlılık unsurunun mevcut olmadığı; sözleşme konusu ticari faaliyetin risklerinin de davacıya ait olması nedeniyle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin pazarlamacılık sözleşmesi olmadığı ve davanın bu nedenle iş mahkemelerinde görülemeyeceği- Kozmetik ürünleri tali sözleşmesinin, pazarlamacılık sözleşmesi niteliğinde olmadığı, tali sözleşme hükümlerine göre çalışan kişinin de işçi olarak kabul edilemeyeceği, söz konusu bu tür uyuşmazlıklarda iş mahkemesinin görevli olmadığı-
Yabancı bayraklı gemi çalışanının hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada, hizmetin ifa edildiği geminin yabancı bayraklı olması nedeniyle uyuşmazlık, Türk bayraklı gemilerde bir hizmet akdi ile yapılan çalışmaları düzenleyen 854 sayılı D. İş Kanunu'nun 1. maddesi kapsamı dışında kalıp, taraflar arasındaki temel ilişkinin hizmet akdinden kaynaklanıp, uygulanacak hükümlerin de hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler olduğu, uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu'nda öngörülen hususlardan da doğmadığı ve davacının alacaklarının BK hükümlerine göre tespiti gerektiği gözönüne alındığında davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerektiği-
5362 sayılı Yasa' nın 3.maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkar faaliyeti kapsamında kalan işyerinde "üç kişinin" çalışması halinde işyerinin İş Kanunu kapsamı dışında kalacağı; işinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyerinin İş Kanunu' na tabi olacağı-
5362 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkâr faaliyeti kapsamında kalan işyerinde üç kişinin çalışması halinde, 4857 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin (ı) bendi uyarınca, bu işyeri İş Kanununun kapsamının dışında kalacağı- “Üç kişi” ifadesinin, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsadığı, işinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyerinin 4857 sayılı Yasaya tabi olacağı- Mahkemece, davalı işverenin esnaf statüsünde olup olmadığı incelenerek, özellikle davalının iddia edilen çalışma döneminde hangi usulde vergilendirildiği, ayrıca aracın trafik sigortası ve cezalarının kim tarafından ödendiği, aracın kaza yapması durumunda zararın kim tarafından karşılandığı hususlarının araştırılarak bir karar verilmesi gerekeceği-
50'den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde," İş Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı, dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanunu kapsamında kalan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan dava olması nedeniyle davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi' ne ait olduğu-
Fesih bildirim tarihinden önce iş sözleşmesi feshedilen, bu nedenle feshin geçersizliği davası açıp, lehine feshin geçersizliğine karar verilen işçinin işverene işe başlatılması için başvurusu halinde, feshin geçersizliğine ilişkin dava sonuçlanmamış ise, bekletici mesele yapılması gerektiği- İş güvencesi hükümlerinden kaçmak amacıyla, işçilerin bir kısmının muvazaalı olarak taşeron işçisi olarak gösterilmesi halinde, bu işçilerin de işçi sayısına dahil edilmesi gerektiği- Grup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçimi olan birlikte istihdam şeklindeki çalışmada, işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve birlikte hizmet verdiği ve bu gibi ilişkilerde, tüm şirketlere hizmet veren işçiler ile sadece davalı şirkete hizmet veren işçilerin 30 işçi kıstasında dikkate alınması gerektiği- Tüzel kişilik hakkının kötüye kullanılması, kanuna karşı hile, işçiye zarar verme(haklarının alınmasını engelleme-iş güvencesi hükümlerinden yararlandırmama), tarafta muvazaa (hizmeti kendisine verdiği halde başka bir kişiyi kayıtta işveren olarak gösterme) ve namı müstear yaklaşımı nedeni ile dolaylı temsilin söz konusu olacağı- Dolaylı temsilin söz konusu olduğu hallerde tüzel kişilik perdesinin aralanması sureti ile gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenlerin sorumlu tutulacağı- . Organik bağın şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından, aralarındaki hukuki ilişkilerin tespitinden anlaşılacağı-
Taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplananan uyuşmazlıkta, davalının esnaf olup olmadığı ve bu bağlamda davaya bakma görevinin iş mahkemesine ait olup olmadığı konusunda bir araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirileceği, iş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava "iş mahkemesi sıfatıyla" açılmamış ise mahkeme görevsizlik kararı veremeyeceğinden asliye hukuk mahkemesi tarafından verilecek bir ara kararı ile davaya "iş mahkemesi sıfatıyla " bakmaya devam olunacağı- Karaflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanana uyuşmazlıkta, görev hususu kamu düzenine ilişkin bulunduğundan işyerinin esnaf ve sanatkar işyeri olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, davalıya ait vergi kayıtları getirtilmeli, esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı olup olmadığı, hangi esasa göre defter tuttuğu, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandırıp dayandırmadığı, işyerinde toplam kaç kişinin çalıştığı araştırılmalı ve 507 sayılı Kanun'un yürürlükte bulunduğu dönem için davalının geçimini münhasıran taksicilikten sağlayıp sağlamadığı belirlenmeli, davacının çalıştığı süre içerisinde 4857 sayılı Kanun kapsamında kalan bir dönem olup olmadığı tespit edilip varsa bu dönem açısından davacının talepleri değerlendirilmeli, aksi takdirde görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanan uyuşmazlıkta, görev hususu kamu düzenine ilişkin bulunduğundan işyerinin esnaf ve sanatkar işyeri olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, davalıya ait vergi kayıtları getirtilmeli, esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı olup olmadığı, hangi esasa göre defter tuttuğu, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandırıp dayandırmadığı ve işyerinde toplam kaç kişinin çalıştığı araştırılmalı, davacının çalıştığı süre içerisinde 4857 sayılı Kanun kapsamında kalan bir dönem olup olmadığı tespit edilip varsa bu dönem açısından davacının talepleri değerlendirilmeli, aksi takdirde görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-