2. HD. 27.10.2021 T. E: 6338, K: 7790-
2. HD. 27.10.2021 T. E: 6459, K: 7824-
2. HD. 27.10.2021 T. E: 7100, K: 7812-
2. HD. 27.10.2021 T. E: 6466, K: 7806-
2. HD. 27.10.2021 T. E: 6224, K: 7834-
2. HD. 27.10.2021 T. E: 6412, K: 7843-
Bölge adliye mahkemesince, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda güven sarsıcı davranışta bulunduğu, hakaret ettiği vakıaları nedeniyle kadının az kusurlu, evi ile ilgilenmediği, eşine ölmediğin sürece beni arama dediği ve tatile gittiği vakıaları nedeniyle erkeğin ağır kusurlu olduğuna karar verilmiş ise de; erkeğin bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurları ile kadının kabul edilen ve temyiz edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata karar verilemeyeceği-
Talepten fazla maddî tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; erkeğin kadına ağır hakaretler ettiğinin tanık beyanı ile sabit olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin ilk derece mahkemesi kararının isabetli olduğu- Boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkek tam kusurlu olup, bu kusurlu davranışların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu, kadının boşanma sonucu eşin maddî desteğinden yoksun kalacağı, Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi koşullarının kadın yararına oluştuğu-
Davacı erkeğin ............. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nde açmış olduğu eldeki boşanma davasında verilen karar henüz kesinleşmeden davalı kadının, ................ Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nde tazminat ve nafaka davası açtığı, davalı kadın, her iki davanın birleştirilmesi gerektiğini beyan ettiğine ve davalar arasında bağlantı bulunduğuna göre eldeki dava ile davalı kadın tarafından açılmış olan davanın birleştirilerek, her iki davanın esası hakkında hüküm kurulması gerektiği gibi, ilk derece mahkemesince hüküm ve kısa kararda davalı kadının talep ettiği yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden olumlu olumsuz hüküm kurulmamasının da doğru olmadığı- Boşanmanın eki niteliğindeki iştirak nafakasının “Boşanma hükmünün kesinleşmesi” ile muaccel (ödenir) hale geleceği-