Karşılıklı Boşanma
Boşanma kararı kesinleşmeden, evlilik halen devam ederken davacı kadının başka bir erkek ile ilişkisinin bulunmasının, evlilik birliğini temelinden etkileyeceği; boşanma kararında eşlerin kusurunun tespitinde ve buna bağlı olarak da boşanmanın sonuçlarının düzenlenmesinde (maddi ve manevi tazminat v.b.) önem arz edeceği-
Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığının anlaşıldığı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği, o halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminatın verilmesinin gerekeceği-
Karşılıklı Boşanma
Davalı kocanın TMK. mad. 166 'ya dayalı olarak açtığı dava boşanma ile sonuçlanıp kesinleştiğinden davacı kadının kocanın davası sonuçlanmadan açtığı bu davada boşanma isteminin konusuz kaldığı- Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşıldığından ve boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiğinden davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerektiği-
Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi gereğince davacı lehine “dava tarihinden” geçerli olacak şekilde tedbir nafakası takdiri gerekirken, tedbir nafakasının buna ilişkin ara kararının verildiği 5.2.2009 tarihinden başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı kadının Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesinde dayalı tazminat talepleri yönünden faiz isteminde bulunduğu, boşanmanın fer'i (eki) niteliğinde olan maddi tazminat (TMK. md. 174/1) ve manevi tazminat ( TMK. md. 174/2) hükümlerinin, boşanma kararının kesinleşmesiyle muaccel (istenebilir) hale geleceği, bu nedenle, kararlaştırılan tazminata boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin gerekeceği-
Davalı-davacı kadının evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediğinin; buna karşılık davacı-davalı kocanın da eşine hakaret ettiğinin, onu istemediğini söylediğinin, dayısının evlilik birliğine müdahalesine kayıtsız kaldığının ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediğinin anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, davacı-davalı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun anlaşıldığı-