Karşılıklı Boşanma
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına geçimine,  malların yönetimine  ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden almak zorunda olduğundan; tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı-davacı kadın ve müşterek çocuklar yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği- Boşanmanın eki niteliğindeki maddi ve manevi tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesiyle muaccel hale geleceği, bu nedenle davalı-davacı kadın yararına takdir olunan tazminatlara boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, karşı dava tarihinden itibaren faize hükmolunmasının doğru olmadığı-
Bozmaya uyulmuş olmakla; bozma lehine olan taraf için usuli kazanılmış hakkın doğduğu, bu kazanılmış hakkın yeni bir hükümle ortadan kaldırılamayacağı, o halde uyulan bozma kararının sonucu olarak davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata ( TMK. md. 174/1-2) hükmetmek gerekirken; tarafların eşit kusurlu olduklarından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Tarafların karşılıklı olarak evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmediklerinin, davalı-davacı kocanın müşterek konutun kapı kilidini karısından habersiz değiştirerek onun eve girişini engellediğinin anlaşıldığı, belirtilen kusurlu davranışlara göre boşanmaya neden olan olaylarda her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte; davalı-davacı kocanın daha ağır kusurlu olduğunun kabulünün gerekeceği-
Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığının anlaşıldığı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği, o halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesinin gerekeceği-
Toplanan delillerden; davacı kadının düzenli ve sürekli gelirinin bulunduğunun, tarafların gelir durumlarının yaklaşık eş düzeyde olduğunun; bu nedenle davacının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceğinin, Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı, bu nedenle, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekeceği-