Davacı-davalı kadının talep ettiği tazminatlara faiz uygulanmasını da istediği, boşanmanın fer'i niteliğindeki tazminatların (TMK. md. 174/1-2); boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihinden itibaren muaccel ( istenebilir ) hale geleceği, faiz talebi varsa, belirtilen tarihten geçerli olarak faize hükmedilmesinin gerekeceği, davacı-davalı kadın lehine maddi tazminata karar verildiği ve faiz talebi de bulunduğu halde; mahkemece maddi tazminata faiz uygulanması kararı verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu (HMK. md. 297/son); bozmayı gerektirdiği-
Boşanmaya neden olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği-
Kocadan kaynaklanan davacı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir hadisenin varlığı kanıtlanmamış olduğundan Türk Medeni Kanununun 174/2.maddesi koşulları oluşmadığı-
Boşanma davasının eki niteliğinde olan maddi ve manevi tazminatlar boşanma kararının kesinleşmesiyle istenebilir hale geleceğinden; faize de bu kesinleşme tarihinden itibaren karar verilmesi gerekeceği-
Toplanan delillerden davacı kadının babasının vefatı nedeniyle tarafların birlikte taziyeye gitmelerinden sonra kocanın, eşini ve çocuğunu bırakıp gittiğinin ve bir daha ilgilenmediğinin, böylece birlik görevlerini yerine getirmediğinin anlaşıldığı, kocanın boşanma nedeni oluşturan ve davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olan kusurlu bir davranışının bulunmadığı, hal böyle olunca; davacı kadının manevi tazminat isteminin (TMK.m.174/2) reddine karar vermek gerekeceği-
Davalı-davacı kadının boşanma davasında, açıklanan kocanın kusurlu davranışları dışında kişilik haklarına saldırı niteliğinde maddi bir olayın varlığı ispatlanmadığı halde, kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi uyarınca manevi tazminat verilmesinin isabetsiz olup, bozmayı gerektirdiği-
Tarafların birbirlerine sürekli hakaret ettikleri, davalı kocanın, eşini evden kovduğu, davacı kadının da boşanma hükmü kesinleşmeden güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulünün gerektiği-
Davacı-davalının, eşine ve çocuklarına fiziki şiddetten mahkumiyetine ilişkin olayın 2006 yılına ait olduğu, bu olaydan sonra tarafların bir araya gelip 2009 yılı Ağustos ayına kadar birlikte yaşadıklarının ve evliliğin devam ettiğinin toplanan delillerden anlaşıldığı, bu durumda fiziksel şiddetin artık manevi tazminata esas alınamayacağı-
Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalının ağır ya da eşit kusurlu olmadığının, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinin anlaşıldığı, o halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 BK. md. 42,43,44,49) dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Boşanma kararına neden olan, davalı kocanın birlik görevlerini yerine getirmemesi olayının; davacı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eden bir olay olarak değerlendirilemeyeceği, Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesindeki manevi tazminat verilmesi koşullarının oluşmadığı, durum böyleyken, davacının manevi tazminat talebinin reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olup; bozmayı gerektireceği-