Paydaşlardan her biri topluluğa giren hakların korunmasını isteyebileceği gibi, taşınmaza yönelik haksız müdahalelere karşı tek başına el atmanın önlenmesi davası açabileceği(TMK. mad. 683)- İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, HMK. mad. 120 ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri olacağı- Davada ileri sürülen el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak taşınmazda hafriyat dökülen alanın keşfen saptanan değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek sadece davacının payına düşen kısmın değeri üzerinden tamamlama harcı alınarak işin esası bakımından hüküm kurulmasının doğru olmadığı- 
Ön inceleme duruşması ile aktüer, kusur ve maluliyet hususlarında rapor alınmasına ilişkin ara karar verilmiş ise de raporların her birinin ayrı ayrı taraflara tebliği gerekli olduğundan ve raporlar ayrı ayrı itiraza tabi olduğundan üç ayrı hususa ilişkin raporların aynı celsede alınmasına karar verilemeyeceği-
Çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri-
Davacı vekilince dava açılırken gider avansının yatırıldığı ve bu avansın harcanmadığı anlaşıldığından, mahkemece, davacı tarafça baştan yatırılan gider avansı dikkate alınmadan oluşturulan bu ara kararın usulüne uygun olduğundan bahsedilemeyeceği-
Davacılara harcın tamamlattırılıp ondan sonra yargılamaya devam olunması, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda asıl olanın miras bırakanın asıl iradesi olduğu gözetilerek, muris tarafından davalı ...’e 04/07/1995 tarihinde satış suretiyle temlik edilen 1 sayılı taşınmaz bakımından asıl iradenin tespit edilip sonuca gidileceği-
Çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil; karşı dava temliken tescil istekleri-
Davacı tarafın ekonomik durumuna nazaran iki haftalık sürede yatırılması istenilen tutarın önemli bir külfet teşkil ettiği, bu nedenle mahkemece her ne kadar delil avansı yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; verilen ihtarın usulüne uygun olmadığı, zira mahkemece verilen ihtarda delil avansının yatırılması için davacı tarafa verilmiş olunan iki haftalık kesin sürenin yeterli ve makul bir süre olmadığı- Kesin sürenin verildiği tarih itibariyle dosya kapsamında henüz hesap bilirkişi raporu alınma zamanı gelmediğinden davacı tarafın hak arama hürriyetinin ve savunma hakkının kısıtlandığı, bu nedenle somut olayın şartlarına göre davacı tarafa eksik delil avansını yatırması için yeniden süre verilmesi gerektiği-
Mahkemece, bilirkişi ücretinin dosyaya yatırılması gözönüne alınarak, dosyanın bilirkişiye tevdiiyle uyuşmazlık konusuna ilişkin rapor tanziminden sonra elde edilecek sonuç dairesinde hüküm tesisi gerekirken kati mehil müesesenin konuluş amacına aykırı olarak kesin süreye yanlış anlam verilmek suretiyle , bilirkişi ücretinin yatırıldığı tarihten yaklaşık 3 ay sonrasına tekabül eden celsede bilirkişi ücreti süresinde yatırılmadığından mevcut haliyle kanıtlanamayan davanın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce açılan davada, gider avansının yatırılmasına ilişkin ara kararının verildiği tarih itibariyle dilekçeler aşaması tamamlanmış olup yargılama tahkikat aşamasında bulunduğundan, HUMK döneminde açılan ve tahkikat aşamasında bulunan davada, HMK'nın 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceğinin kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tebligat gideri, tanık gideri, keşif ve bilirkişi gideri vb. için istenilen masrafın, dava şartı olan gider avansı olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğu-
Dava şartları, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeniyle ilgili zorunlu koşullar olup, gider avansının mahkemenin sonradan bu noksanlığı kesin mehil vermek suretiyle tamamlattırabileceği-