1299, 214, 3175, 5108 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akdi karşılığında davalı oğluna temlik ettiğini, ancak davalının kendisine bakmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline-
Yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebildiği- TBK. mad. 617 uyarınca, ölünceye kadar bakma sözleşmesine aykırılık nedenleri saptanarak iptal tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- Davacının, davalı torununa verdiği para, elden bağış niteliğinde olup, davalının eğitim giderleri için verildiği bağışlamanın geri alınması koşullarının varlığının kanıtlanamadığı gözetilerek alacak isteği yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mirasçılar tarafından ileri sürülen bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasının dinlenmeyeceği, bu hakkın bakım alacaklısına ait olduğu- Ölünceye kadar bakma sözleşmesi ivazlı akitlerden olduğundan, tenkise tabii olmadığı-
1. HD. 30.11.2017 T. E: 2015/12197, K: 6949-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemi-
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerektiği- Mahkemece, mirasbırakanın terekesinin tamamının değerinin saptanması, ölünceye kadar bakma akti ile yapılan temlikin makul sınırlar içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi ve mirasbırakanın gerçek iradesinin açıklığa kavuşturulması gerektiği-
Ölünceye kadar bakım akdinin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetliyse de, taşınmazın aynına ilişkin tapu kaydının iptali ile miras payları oranında tescili, olmadığı takdirde tenkisini istemli davada, çekişmeli taşınmazın keşfen belirlenen değeri üzerinden harcın tamamlattırılmadığı gözetilerek, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden davada vekille temsil edilen davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken keşfen belirlenen değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Mirasbırakanın kardeşi olan tanığın beyanlarından, "murisin hasta olduğu, ölümünden iki gün önce “dava konusu evi karşılında para almadan verdiğini, davalının kendisine bakmadığını, kovaladığını, ölmezse evi geri alacağını söylediğini” beyan ettiği, zabıta araştırmasında mirasbırakanın tek başına yaşadığı, oturduğu evi dışında başkaca malvarlığı bulunmadığı, bir işte çalışmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumu yazı cevabında, mirasbırakanın 2000 yılından itibaren ölümüne kadar yaşlılık aylığı aldığı, Kaymakamlık yazısında ise 2000 tarihinden sonra muhtaç aylığı aldığı, her ne kadar davalının alım gücü bulunduğu anlaşılmakta ise de, mirasbırakanın davalı dışında geride başka çocuklarının da bulunduğu ve temlike konu edilen taşınmazın mirasbırakanın tek malvarlığı olup, bir kimsenin ikamet ettiği ve tüm malvarlığını teşkil eden taşınmazını elden çıkarmasının hayatın olağan akışına uygun düştüğünün söylenemeyeceği-
Tapu iptal ve tescil davasının, taşınmazın aynına ilişkin olduğu ve taşınmazın değerinin 80.000,00.-TL olarak belirlendiğine göre davacının 2/8 oranındaki payını dava konusu yaptığı ve mahkemece de bu oranda tapu kaydının iptaline karar verildiği gözetildiğinde, dava değeri olan 20.000.-TL üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, taşınmazın toplam değeri üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaada miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği, bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l/4/1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213.(6098 sayılı T.B.K. 237) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-