Ölünceye kadar bakım sözleşmesinin iptali istemi (tanık beyanlarından yola çıkarılarak geçersiz olduğu anlaşılarak) red olacağına göre davacının bakım sözleşmesinin feshine dayandırdığı tapu iptal ve tescil istemininde reddi gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteği- Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği; Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği- Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri- Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, birleştirilen dava ise muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteği- Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu olmadığı- Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olmayacağı- Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkün olduğu- Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanması olduğu-
Murisin taşınmazını sadece bir görünüş yaratmak için değil de samimi olarak bakım temini için ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle devrettiği, diğer mirasçılarından mal kaçırma amacını taşımadığı, bakım borçlusu olan davalının da babasına bakarak karşı edimini ifa ettiği anlaşılmakta olup, gerçek bakım karşılığı yapılan sözleşmenin muris muvazaası nedeniyle geçersiz olduğundan söz edilemeyeceği-
Mirasbırakanın ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için sözleşme tarihinde mirasbırakanın yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi hususların dikkate alınması gerekmekle; davacı kızının kaçarak evlenmiş olması, murisin davalı oğullarıyla aynı avluda yaşaması, tapuda muris adına kayıtlı başka taşınmazın bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde murisin asıl iradesinin kendisine baktırmak olmayıp davacı kızından mal kaçırmak olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Mirasbırakanın ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekmekle; dinlenen tanık beyanlarından mirasbırakanın davacı oğlu ve dava dışı oğlu ile arasının iyi olmadığı, çekişmeli taşınmaz dışında dört adet taşınmazının daha bulunduğu ancak terekesinin büyük bölümünü çekişmeli taşınmazın oluşturduğu ve terekeye oranının makul karşılanabilecek sınırı aştığının gözetilmesi gerektiği-
Taşınmazın bir kısmı evlilik birliği içinde emek karşılığında edinildiğine göre, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin yapıldığı tarih ile edimin devam ettiği boşanma dava tarihinden sonraki bakım alacaklısının vefat ettiği tarihler, evlilik birliği içindeki süreler dikkate alınarak, edimin tamamının süresinin evlilik birliği içindeki edim süresine oranı belirlenerek, bu oran ile taşınmazın tasfiye (bozma ile güncelliğini yitireceğinden bozmadan sonra verilecek karara en yakın tarih) tarihi itibariyle sürüm değeri çarpılmak suretiyle bulunacak artık değerin yarısı üzerinden davacının katılma alacağının hesaplanması gerekeceği, mahkemece, yanılgılı ve dosya kapsamına uygun düşmeyen şekilde davanın inançlı işleme dayalı olduğuna ve taşınmazın tamamının kişisel mal olarak kabulüne dair tespitlerin hatalı olduğu-
Sözleşme tarihinde fiil ehliyetini haiz, 76 yaşında, tekerlekli sandalyeye mahkum olarak ve tek başına yaşayan mirasbırakanın dava konusu edilmeyen başka taşınmazlarının devrinden sonra kalan tüm taşınmazlarını da davalıya devrettiği, daha azı ile bakımın sağlaması mümkün iken tüm malvarlığını devretmek suretiyle makul karşılanabilecek sınırın aşıldığı ve davalılar ile mirasbırakanın akrabalık ilişkilerinin de iyi olmadığı gözetildiğinde temliklerin muvazaalı olduğu sonucuna varılabilir mi?
Miras bırakanın ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malını tüm mameliğine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olgular göz önünde tutularak karar verilmesi gerektiği-
Mirasbırakan ile aynı köyden olan davalının, mirasbırakana ve ailesine uzun yıllar baktığı, mirasbırakanın eşinin ölümünden sonra; davalı ve ailesinin mirasbırakanla aynı çatı altında yaşamaya başladıkları, mirasbırakanın son yıllarını yatalak halde geçirdiği, tüm ihtiyaçlarının davalı tarafından giderildiği, davalının, bir evladın ebeveynine bakmakla ve göstermekle yükümlü olduğu şartlarda, ilgisini ve hizmetini esirgemediği tanık beyanlarından da anlaşıldığından; mirasbırakanın gerçek irade ve amacının mirasçılardan mal kaçırmak olmadığı, kendisine ve ailesine özenle bakan davalıya minnet duyguları ile çekişme konusu taşınmazları temlik ettiği, temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiği, hâl böyle olunca; ilgili taşınmazlar bakımından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-