Miras bırakan tarafından bakıcısı olan davalıya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile yapılan dava konusu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun davacı tarafça ispat edilip edilemediği- Miras bırakanın asıl irade ve amacının tespit edilmesi için kural olarak, miras bırakanın elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamalekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerektiği- Davalının iki buçuk yıl gibi bir süreyle davacıların babası olan miras bırakana baktığı, kendi ailesiyle birlikte miras bırakanın evinde yaşadıkları, devredilen taşınmazlar ile hak ve alacakların murisin tüm malvarlığını oluşturduğu, davacılar ile muris arasında husumet bulunduğu, muris yurt dışından ve yurt içinden maaşı aldığından gelirinin bakımını sağlamaya yetecek miktarda olduğu, tüm malvarlığını devretmesinin makul sınırlar içerisinde değerlendirilemeyeceği, yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik olduğu, ancak murisin hesaplarındaki paranın davalı tarafından çekildiği veya muris tarafından çekilerek davalıya verildiğinin ispatlanamadığı- "Miras bırakanın dava konusu taşınmazları dışında başka taşınmazlarının da bulunduğu, davalının ölünceye kadar bakma akdi karşılığında taşınmazı devraldığı, miras bırakan tarafından kendisine bakılmadığına yönelik bir iddiada bulunulmadığı, murisin ekonomik durumunun iyi olmasının ölünceye kadar bakma akdi yapılmasına engel oluşturmayacağı, devredilen taşınmazın değeri dikkate alındığında temlikin makul sınırlar içinde kaldığı, miras bırakanın gerçek iradesinin kendisine baktırmak olduğu, mal kaçırma ve muvazaa iddiasının ispatlanamadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacının oğlu olan davalının bakım yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle ölünceye kadar bakma akdinin feshinin kesinleştiği eldeki davada, sözleşmenin tarafı olan davalının borçlu olduğu icra dosyasında satışı yapılan dava konusu taşınmazları ihale yoluyla satın alan kayıt maliki davalının, diğer davalının eşi davacının da gelini olduğu gözetildiğinde mülkiyet hakkının TMK 1023 uyarınca korunması imkanı bulunup bulunmadığı- Davalılar karı-koca olduklarından davalının bakım borçlusu kocasının bakım borcunu yerine getirmediğini bu nedenle sözleşmenin feshedilebileceğini ihale anında en iyi bilmesi gereken kişi olduğu, hatta ihale ile taşınmazları satın almak için ödediği bedel ile kocasının borçlarını ödeyebilecekken taşınmazları ihale yoluyla alıp bir takım icra masrafları yapmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, ihale öncesinde taşınmazların edinme sebebini ve bakım borçlusu eşinin edimini yerine getirmediğini bilen davalının eşi ile muvazaalı davranış içine girerek taşınmazların kendi adına tescilini sağladığı, bu nedenle taşınmazlar cebri icra ihalesi ile adına tescil edilmiş olsa dahi somut olayda davalının edindiği mülkiyet hakkının TMK 1023 uyarınca korunmayacağı-
Davalının babası olan murise baktığı, murisin davalının sağlık güvencesinden yararlandığı, miras bırakanın davalı tarafından tedavisinin yaptırıldığı, bu dönemde muris ve eşinin davalının yanında kaldıkları, murisin sözleşme tarihinde 68 yaşında olduğu, murisin sağlık durumunun çok iyi olmadığı ve davalının ilerde kendisine bakabileceği inancıyla hareket ettiği, murisin mal kaçırmasını gerektirecek sebebin bulunduğu yönünde herhangi bir delilin mevcut olmadığı anlaşıldığından, murisin taşınmazını sadece bir görünüş yaratmak için değil de samimi olarak bakım temini için ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle devrettiği, sözleşmenin muris muvazaası nedeniyle geçersiz olduğundan söz edilemeyeceği- "Murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri göz önüne alındığında ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmasını gerektirecek bir durumunun bulunmadığı, murisin mal varlığının tamamına yakın bölümünün devredilmiş olduğu, anılan sözleşme yapılmasaydı da bakım ihtiyacının karşılanacağının açık olduğu dikkate alındığında akitte bakım amacının değil mal kaçırma amacının üstün tutulması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin davada; murisin kendisine bakılmadığı iddiasının olmadığı mirasçıların bu yönde dinlenme olanağının bulunmadığı- Ölünceye kadar bakım akdinde bakım alacaklısının akit tarihi itibariyle bakıma muhtaç olmasının şart olmadığı ayrıca bu tür davalarda muris tek malvarlığını ölünceye kadar bakım akdi ile temlik etmiş olsa dahi bu malvarlığının değeri bakım borcuyla orantılı olduğu takdirde bu hususun tek başına murisin mal kaçırma kastını göstermeyeceği-
Ölünceye kadar bakım sözleşmesinden kaynaklanan, bakım yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmediği iddiasıyla açılmış akdin feshi talebi ve davalı adına akit ile devredilen taşınmazlara ait kaydın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkin davada, davalının adına işlem yaptığını beyan eden oğlun çektiği kredi tutarı ile tapudaki satış tarihlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, davalı bakım yükümlüsünün adına kayıtlı bulunan taşınmazı davacının kendisine karşı açılacak bir davada geri alınmasını engellemek amacıyla diğer davalıya el ve işbirliği içerisinde satış işlemi ile devrettiği açık ve yeterli delillerle kanıtlamadığı-
Davanın ölünceye kadar bakım sözleşmesinden kaynaklanmakta olup; bakım yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmediği iddiasıyla açılmış akdin feshi talebi ve davalı adına akit ile devredilen taşınmaz payına ait kaydın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkin olduğu, davacının ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile dava konusu taşınmazı 06.08.2015 tarihinde tapu müdürlüğünde akdedilen resmi senetle davalıya devrettiği, 2016 yılında yaşa bağlı rahatsızlıkları nedeniyle hastane giriş kayıtlarında artış olduğu, boşanma davasının 30.01.2017, sözleşmenin feshi davasının ise 03.02.2017 tarihinde açıldığı dikkate alındığında davalının davacıya karşı bakım edimini yerine getirmediği sonucuna varıldığından kararın bozulması gerektiği-
Ölünceye kadar bakım sözleşmelerinde bakıp gözetme borcunun kapsamının, ne aktin başında ne de devamı sırasında belirli olmadığı, bakım alacaklısının hayatı boyunca oluşacak şartları tayin edeceği, bakım alacaklılarının akit anında özel bakıma muhtaç halde olmasını aramanın kanunda bulunmayan bir unsuru ilave etmek olacağı- Ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesine ilişkin davada, bakım borcu sözleşmenin yapılmasından sonra davalının farklı şehirde göreve başlaması nedeniyle yerine getirilmediğinden, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ölünceye kadar bakım sözlemesinden kaynaklanan, bakım yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmediği iddiasıyla açılmış akdin feshi talebi ve davalı adına akit ile devredilen taşınmaz payına ait kaydın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkin davada, ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçılarının mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlü oldukları, bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabileceği, resmi şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulmasının mümkün olmadığı, bakım borcu yerine getirilmediği iddiasıyla sözleşmenin feshini isteme hakkı, bakım alacaklısının sağlığında kullanması gereken bir hak olduğundan, bakım alacaklısı mirasçılarının, bakım borçlusunun edimini yerine getirmediği savunmasının bu davada dinlenemeyeceği, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısının her zaman fesih hakkını kullanabileceği, fesih geçmişe etkili olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebileceği, davacının duruşmada alınan beyanı ile mahkemenin hükme esas aldığı tanığın beyanı birbiri ile çelişmekle birlikte, tanığın beyanından birtakım hususların anlaşılamadığı, mahkemece, yeterli kanıt içermeyen davacı tanığı beyanını esas alınarak ölünceye kadar bakım sözleşmesinin iptaline karar verilmesinin doğru görülmediği-
Ölünceye kadar bakım sözleşmesine aykırılık nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkin davada, ölü davacı ile davalıya ilişkin boşanma davasının kesinleşen kararına göre, her iki tarafın da maddi konulardaki tutumunun evlilik birliğinin bozulmasında asıl sebep olduğu ve her iki tarafın da kusurlu olduğu, bu durumda davalının bakım borcunu yerine getirememesinde davacının kusurunun da etkili olduğu; bakım yükümlülüğünün yerine getirilememesinin sadece davalının eylemlerinden kaynaklanmadığı, TBK’nın 617/son maddesi uyarınca davacı lehine irat bağlanması düşünülmeden tapu iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesinin hatalı olduğu, hal böyle olunca, tapu iptal ve tescil isteğinin reddi ile davacı yararına kaydı hayat ile irat bağlanması, takdir edilecek iradın akde konu taşınmazın getireceği aylık gelir yönünden, davalıya sağlayacağı yarar ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözönünde tutulmak suretiyle, hak ve yarar dengesi sınırları içinde kalmak koşuluyla ve davacının yargılama sırasında ölmüş olması da gözetilerek eldeki davanın açıldığı tarih ila davacının ölüm tarihi aralığı ile sınırlı olacak şekilde belirlenmesi ve davacılar tarafından açılan mirasçılık belgesinin iptali davasının sonucu beklenerek davacıların tespit edilecek miras payları oranında hükmedilmesi gerektiği-
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin feshi ile tapu iptal ve tescil istemlerine ilişkin davada, resmi şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulmasının mümkün olmadığı, sözleşmenin bakım borcu yerine getirilmediği iddiasıyla feshini isteme hakkının bakım alacaklısının sağlığında kullanması gereken bir hak olduğu, sözleşmenin akdedildiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar geçen sürede bakım alacaklısının bakım borcu ediminden vazgeçtiği anlamına gelmeyeceği, davada bakım borçlusunun, bakım alacaklısına karşı edimini gereği gibi yerine getirdiğinin söylenemeyeceği, bakım borçlusunun devredilen payın bulunduğu yapıda bakım alacaklısının oturmasına rıza göstermesinin, bakım borcunun yerine getirilmesi için yeterli sayılamayacağı-