Dosyaya getirtilen emsal arasında 3. raporda incelenen 2919 ada 23 parsel dava konusu taşınmazla aynı semtte olup o da henüz imar uygulamasından geçmiş bulunduğuna göre karşılaştırmaya asıl bu emsalin alınması gerekirken geçerli hiç bir gerekçe gösterilmeden en uzak ve en pahalı emsalin karşılaştırmaya esas tutulmasının isabetli bir inceleme yapılmadığını gösterdiği, emsal alınan parsel imar parseli olup dava konusu taşınmazlar kadastro parseli bulunduğu ve bu husus bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere imar uygulamasında %35 zayiat vereceği kabul edildiği halde dava konusu taşınmazların belirlenen değerlerinden İmar Kanunu’nun 18/2 maddesi gereğince düzenleme ortaklık payının düşünülmesi, yanıltıcı sonuçlara götürecek biçimde ve yasanın sözü edilen maddesine aykırı olarak bu indirimin emsalin değerinden yapılmasının da doğru olmadığı-
Salt imar planının yapılması, gerekli aşamalardan geçerek kesinleşmedikçe 18. maddenin son fıkrasının uygulanması için yeterli sayılamayacağı, anılan maddenin konulmasının, tamamen imar planı uygulamasına geçilmeyen yerlerde çarpık yapılaşmayı önleme amacını sağlamaya yönelik olduğu, bu nedenle direnme kararının bozulmasının gerekeceği, İmar Kanunu’nun 18/son fıkrası hükmüne göre, imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayırarak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmelerinin yapılamayacağı-
Davanın, imar ihyaya dayalı, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup 3402 sayılı Yasa'nın 46. maddesinde öngörülen iki yıllık süre içerisinde açıldığı, bu itibarla yerel mahkemenin olayda 766 sayılı Yasanın 31/2 ve 3402 sayılı Yasa'nın 12. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulama yeri bulunmadığına ve dava hakkının yasal süresinde kullanıldığına dair direnmesinin yerinde olduğu-
Somut olayda, davalının, imar çapı üzerindeki evin bulunduğu kesim karşılığı payı çekişme konusu evle birlikte satın aldığı ve davacıların bu satın almaya karşı, süresinde şufa hakkını kullanıp bu yerin mülkiyetini edindikleri, bu durumda İmar Yasası’nın 18. maddesi gereğince davacılardan, şufa hakkını kullanırken ev değeri ile birlikte şufa bedeli olarak ödedikleri bedel dışından ev yönünden yeniden bedel istenemeyeceği, Usul ve Yasa’ya uygun olan direnme kararının onanmasının gerektiği-
Bir yerin arsa olarak nitelendirilmesi için Belediye imar plânı içinde olmasının, olmadığı takdirde Belediye veya mücavir alan dahilinde bulunmasının, ayrıca Belediye hizmetlerinden yararlanmasının meskun alanda olması gerekeceği-
6785 sayılı İmar Kanunu’nun bir maddesinin değiştirilmesi hakkındaki Kanun’un 3290 sayılı Kanun’la değişik 18/d maddesi ile bu kanun kapsamında kalan gecekondulara ecrimisil ve arsa kullanımı bedeli tahakkuk ettirilemeyeceği ve alınmayacağı hükmünün getirildiği, tahakkuk ettirilen veya tahakkuk ettirilip tahsil edilen ecrimisillerin ve arsa kullanım bedelinin arsa bedeline dönüşeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor