İmar yasası uyarınca maili inhidam yapıların Belediye tarafından yıktırılmasının yasal bir yetkinin kullanılmasından ibaret olduğu, bu encümen kararının İdare Mahkemesinde iptali sağlanmadan bina bedeline hükmedilemeyeceğinin düşünülmemiş olmasının doğru olmayacağı-
İmar planı içinde kalan yerlerin imar ihya yoluyla kazanılmasının mümkün olmayacağı-
Kat irtifakı ve kat mülkiyeti tesisinde belediye imar müdürlüklerinde bulunan ve bu müdürlüklerce onanan projeler asıl proje niteliğinde olup; Tapu Sicil Müdürlüğündeki proje ile, belediyedeki projenin farklılık arzetmesi durumunda, belediyedeki orijinal projenin esas alınmasının gerekeceği-
Hazine adına tescil edilen bu taşınmaz üzerinde davacının gecekondusu var ise de, bu yerde İmar Yasası uyarınca hak sahibi olmasını sağlayacak şekilde verilmiş bir tahsis kararı ya da tahsis belgesi olmadığından davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Kat mülkiyetine tâbi taşınmazlarda kat maliklerinin oybirliğiyle onayı mevcut olmadıkça, imar müdürlüğünce onaylanmış projeye daya-nılarak inşa edilen ilave kata yönelik elatmanın önlenmesi ve kal da-vasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği–
Gerek İmar Kanunları gerekse İmar Affı Yasalarında öngörülen imar ıslah çalışmaları sonucu oluşan çap kayıtlarının iptali isteği ile açılan davalara: Kayıtların oluşumuna esas alınan başka bir değişle tapu kaydının illeti ve sebebi sayılan idari kararın değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağından; idari karar idari yargı yerinde ortadan kaldırılmadıkça genel yargıda tapu sicilinde gerekli düzeltme yapılamayacağı- İmar parselinin oluşumuna esas alınan idari kararlar iptal edildiğinde de, yeni parselin tesbitine esas alınan hukuki temel ortadan kaldırıldığından, mahkemece eski kadastro parseline dönülme ( eski hale getirme ) kararı verilmesinin gerekeceği-
Değerlendirmenin, çekişmesiz bedelin davacıya ödeme tarihi esas alınarak yapılması gerekirken, bilirkişi kurullarınca dava tarihi esas alınarak değer biçilmesi ve her iki bilirkişi kurulundan çekişmesiz, bedelin ödeme tarihi olan gün esas alınarak değer biçilmesi, konusunda ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden eksik inceleme ile hükme gidilmesinin doğru olmayacağı-
Uygulama imar planı içinde yer almayan taşınmazın, arsa sayılabilmesi için; Belediye ya da mücavir alan sınırları içinde kalıp iskâna ayrılmış olması belediye hizmetlerinden yararlanmasının ve meskun yerler arasında yer almış olmasının gerekeceği-Kamulaştırma bedelinin artırılması davasında; dava konusu taşınmaz kadastro parseli, emsaller ise imar parseli olduğu takdirde; dava konusu parselin yapılacak karşılaştırma ile bulunacak değerinden düzenleme ortaklık payına tekabül eden oranda indirim yapılmasının gerekeceği-Kamulaştırma bedelinin artırılması davasında, faize kamulaştırmanın kesinleştiği tarihten itibaren hükmedilmesinin gerekeceği-
Davanın, tapulama işlemleri sırasında tespit dışı bırakılan, ancak imar ihyası tamamlanmış taşınmazın kazandırıcı zaman aşımı yoluyla tescili talebine ilişkin olduğu, Kadastro Kanunu'na göre imar ihya işlemlerinin, tarımsal amaçlı olması ve nitelik itibariyle devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetlerine tahsis edilmeyen araziler masraf ve emek sarf edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi gerekeceği, taşınmaz üzerinde ev, ahır ve samanlık yapmak gibi , fiiller taşınmazı tarıma elverişli hale getiren işlemlerden olmadığı gibi, tek başına imar ihya işleminin iktisap için yeterli olmayacağı, imar ihya işleminin tamamlandığı tarihten itibaren zilyetliğin kanıtlanmasının gerekeceği, somut olayda, imar ihyanın ne zaman başladığı, ne şekilde yapıldığı ve ne zaman tamamlandığının araştırılmadığı, eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Davacı, ortak yerin imar uygulaması için, yaptığı harcamaları davalılardan arsa payları oranında talep etmiş ise de; imar planı ile ilgili işleri yapma ve yaptırma görevinin ilgili Belediyelere yüklendiği, bu işin belediye elemanlarınca yapılmayıp 3. kişiye yaptırılması halinde dahi arsa sahiplerinin bir mükellefiyetinin olmayacağı, davalıların da gerek davalıya gerekse Belediye’ye giderlere katılmaya yönelik bir taahhütleri olmadığına göre; mahkemece davanın reddi gerekirken kabulünün doğru olmayacağı-