Davacı, aboneliğin tesis edilmesini istediği, yapı kullanma izin belgesi (iskan) olmadığından abonelik tesisi mümkün değilse de, "çoğun için de azı da vardır" kuralı uyarınca 3194 sayılı İmar Kanunu'na eklenen Geçici Ek 11. maddesi uyarınca ve Aski Tarifeler Yönetmeliğinin 30/d ve 6.maddenin (h) bendi gereğince araştırma yapılarak sonuca gidilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında düzenlenen taşınmaz satım sözleşmesinde teslim süresinin 24 ay olarak kararlaştırıldığı, taşınmazın davacıya bu süre aşılarak teslim edildiği, sözleşmede taşınmazın iskan ruhsatı alındığı tarihe kadar kira tazminatı ödeneceğine ilişkin hüküm bulunmadığı, taşınmazın teslimi gerektiği tarihten fiili teslime kadar olan kira kaybından davalının sorumlu olup, davacı konutu 27.10.2009 tarihinde fiilen teslim alıp oturmaya başladığından bu tarihten sonra davacının kira kaybı olduğundan söz edilemeyeceği, davacının konutun fiili teslim tarihinden sonra iskan izni alındığı tarihe kadar kira tazminatı isteyemeyeceği-
Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen imar planlarının İmar Kanunu uyarınca düzenlenen ve uygulamaya konulan planlar olduğu, maddenin amaçsal ve lafzi yorumundan bu sonuca varıldığı, kaldı ki, Turizmi Teşvik Kanunu’nun 12.3.1982, Kadastro Kanunu’nun ise 9.10.1987 tarihinde yürürlüğe konulduğu, Kadastro Kanunu sonradan yürürlüğe girdiği halde çevre düzeni imar planlarına yollama yapılmadığı ve istisnalar arasında gösterilmediği, Kanunda sayılan istisnaların yorum yoluyla artırılmasının ve çoğaltılmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle çevre düzeni imar planı kapsamında kalan taşınmazların diğer şartların da varlığı halinde zilyetlikle kazanılmasının mümkün olacağı-
Yerel Mahkemece, imar parseli niteliğindeki dava konusu taşınmazlardan, %33,217 imar düzenleme ortaklık payı düşülmüş olması sebebiyle, bu miktardaki zayiat oranının 409,98 TL temel metrekare bedeline ilave yönteminde, imar düzenleme ortaklık payı düşülmeden önceki tam değerinin bulunması suretiyle metrekare bedelini 613,90 TL olarak belirleyen bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınması ve buna göre kamulaştırma bedelinin tespitine karar verilmesi, usul ve yasaya uygun olduğu-
Davacıya ait taşınmazın imar uygulaması sonucu şuyuulandırıldığı, davacının taşınmazına bedel takdir edildiği, bu takdir işlemi davacının da imzasının bulunduğu uzlaşma komisyonu tutanağı ile belirlenmişse de, bu tutanağın büyük bir bölümü matbu olarak hazırlanmış olup, davacıya bu konunun açıkça izah edildiği anlaşılmadığı gibi, okuma yazma kursunu yeni bitirmiş, 75 yaşındaki birisinin bu tutanağın kapsamını tam olarak algılamasının da beklenemeyeceği-
Dava konusu taşınmaz, imar planında okul yeri olarak ayrılmış olup, fiili el atma olmadığından bedel davasının reddinin gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın imar parseli, emsal taşınmazın ise kadastro parseli olduğu anlaşıldığından dava konusu taşınmazın somut emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerine düzenlemeye karşılık bir ilave yapılması doğru ise de, yapılacak ilavenin dava konusu taşınmazın imar düzenlemesi görürken uğradığı zayiat oranı olan %33,217’ye tekabül edecek miktarda yapılmasının gerekeceği-
İmar planı yapılmış yer içindeki taşınmazla ilgili satış vaadi sözleşmesine dayalı hükmen tescil istenebileceği; imar planının uygulanmış olmasının zorunlu olmadığı-
461 ada 2 parsel sayılı imar planı kapsamında kalmakta olup, henüz uygulama imar planı gerçekleştirilmemiş, kadastro parseli olarak bırakılmıştır; taşınmazın bu durumu itibariyle eldeki davada 3194 sayılı yasanın 18.maddesinin uygulama yeri olmadığından mahkemece, keşfen bilirkişi incelemesi yaptırılarak satış vaadi sözleşmelerine konu bağımsız bölümlere tekabül eden hisselerin belirlenerek davalı payından iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesinin gerekeceği-
İmar Kanunu kamu düzeni ile ilgili olup, emredici hükümler taşıdığından, mahkemelerce re'sen gözönünde bulundurulması gerekeceği, İmar Kanununa aykırı yapılan her türlü inşaatın yıkılması gerekeceğinden, yaratılan değerlerin hukuken korunması söz konusu olamayacağı gibi; kanuna aykırılık devam ettiği sürece, bu nitelikteki bir binadan dolayı, hangi hukuksal nedene dayalı olursa olsun, hak talebinde de bulunulamayacağı, bu nedenle, somut olayda, kaçak inşaatın ruhsata bağlanmasının hukuken mümkün olup, olmadığının da ayrıca araştırılıp, saptanmasının zorunlu olacağı-