Şikâyet tarihinden önce iflas davasının açıldığının tespit edilmesi karşısında, ticareti terk suçunun oluşmayacağı-
Vergi dairesi yazısının ekindeki beyannamenin şikayet tarihini kapsamadığı gibi, bir ticari faaliyetin belirlenememesi, zabıta tarafından yapılan araştırmada adresin terk edildiğinin ve yenisinin tespit edilememesi ve sanığın işyerini taşıdıklarım ve şu anda bir işyerinin olmadığına ilişkin duruşmada verdiği savunması birlikte değerlendirildiğinde, atılı suçun oluştuğunun kabulü gerekeceği-
Ticaret sicili memurluğunda gerçek kişi tacir olarak kayıtlı olan ve vergi dairesi müdürlüğünce işi terk ettiği saptanan ve savunmasında da ticareti terk ettiğini beyan eden sanığın atılı suçu işlediğinin kabulü gerekeceği-
Haciz sırasında, haciz konulmak üzere istenilmesine rağmen ortaklık pay defterinin gösterilmemesinin, ticareti terk suçunu oluşturmayacağı-
Şikâyet dilekçesinde borçlu tüzel kişiliği temsil eden yetkilisinin isminin belirtilmemesi halinde, mahkemece araştırılmasına yasal imkan bulunmadığından, İİK.'nun 345 inci maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra emrinin dayanağı olan kararın Yargıtay tarafından bozulması halinde geçerli bir icra takibinden söz edilemeyeceğine göre atılı suçun oluşmadığının kabulü gerekeceği-
Haciz sırasında borçlu şirketin adresinde bulunamamasının, tek başına ticareti terk anlamına gelmeyeceği-
Vergi ve mali yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin, tek başına ticareti terk anlamına gelmeyeceği-
Haciz sırasında borçlu şirketin adresini boşalttığının tespit edilmesi, tek başına ticareti terk anlamına gelmeyeceği-
Sanığın atılı suçtan cezalandırılabilmesi için, şikâyete dayanak yapılan hususta geçerli bir icra takibinin bulunması zorunlu olup, icra takibinin mahkeme kararıyla geri bırakılmasına karar verilmesi karşısında, geçerli bir icra takibinin bulunmadığının kabulü gerekeceği-