Katılma alacağına ilişkin davanın görülebilirlilik şartı, eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi olduğundan mal rejimi de, boşanma hükmü­nün kesinleşmesi ile sona ereceğinden, eşler arasında bir boşanma hükmü verilip kesin­leşmedikçe, katılma alacağına ilişkin dava boşanma davasından tefrik edilmeli ve bo­şanma davasının sonucunun beklenmesinin gerekeceği-
Görülmekte olan boşanma davasının açıldığı tarihte da­vacı lehine alacak hakkı doğmadığından katkı payına ilişkin faizin en erken TMK.nun 225/2 maddesi uyarınca mal rejimini sona erdiren boşanma davası­nın açıldığı tarihte başlayacağı-
Kayyımlığın kaldırılmasına ilişkin davada, davacıların teminattan muaf olup olmadıkları araştırılarak, teminat göstermek zorunda iseler mahkemece belirlenecek teminat tutarını yatırmaları için davacılara önel verilmesi, yerine getirildiği takdirde, mirasbırakanı vefat etmiş olan davacının vatandaşlığı belirlenerek, mirasın açıldığı tarih itibariyle bu kişinin tabiiyetinde bulunduğu ülke ile Türkiye arasında tevarüs yoluyla taşınmaz mülkiyetini iktisap etmeleri hususunda hukuki ve fiili mütekabiliyetin bulunup bulunmadığı araştırılması gerektiği-
Davacı-davalı; dava dilekçesinde, davalıya ait taşınmazın, evlilik birliğinin devamı sırasında ortak birikim ve kazançlarıyla alındığını ileri sürerek katkısına karşılık bir konutun 1/2 payının kendi adına tapuya tesciline karar verilmesini de istemiş olup; hükmün boşanmaya ilişkin bölümü temyizin şumülü dışında bırakılarak kesinleştiğine göre, davacının bu talebinin incelenebilir hale gelmiş olduğu; yatırılan başvurma harcının bu talebi de kapsayacağı; bu talebin ayrıca nispi harca tabi olduğu-
Yabancı mahkeme tara­fından verilen boşanma kararının ancak Türk mahkemelerinin tanıma ka­rarı ile sonuç doğuracağı-
Mal rejimi 743 s. MK. zamanında sona ermişse uyuşmazlığın BK.’nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekeceği ve görevli mahkemenin de aile mahkemesi değil, genel hükümlere göre belirlenecek mahkeme olacağı- Taşınma­zın tamamının davacı koca tarafından satın alındığının sabit olmadığı, kaldı ki, davacının iddiasının doğru olduğu kabul edilse bile, serbest iradesi ile evin payının davalı kadın adına tescilini sağlamakla söz konusu payın davalıya bağışlandığının kabulü gerekeceği-
Taraflar Türk olmasalar bile hukuki menfaatlerinin bulunması koşuluyla ya­bancı ilamın tenfizini veya tanınmasını isteyebilecekleri ve tenfiz ve tanıma istemesinde, miras, velayet, nafakalar, mal reji­minin tasfiyesi yönünden hukuki yararın bulunacağı-
Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin tale­binin incelenebilmesinin rejimin sona ermesi halinde mümkün olacağı-
Eklenecek değerlerden (TMK. m229) ve denkleştirmeden (TMK. m.230) elde edilecek miktarlar da dâhil olmak üzere davalı kocanın edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK m.231) yarısı üzerinden (TMK m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek hüküm kurulmasının gerekeceği-