İnanç sözleşmelerinde, tarafların "kendilerine yüklenen hak ve borçları", "inançlı işlemin sona erme sebeplerini", "devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını" ve "süresini" belirleyebileceği- Taraflar arasında imzalanan inanç sözleşmesinde "her halde en geç işbu sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 18 ay geçtikten sonra'" ibaresi ile dava konusu taşınmazın iade süresinin kesin bir anlatım ile kararlaştırıldığı- Davacının sözleşmenin tanzim tarihinden 18 ay sonrasında "taşınmazın mülkiyetini (tapu iptalini) talep etme" hakkının doğduğu- Sözleşmede "dava dışı...'ın borcunu ödediği anda davalının taşınmazı davacıya iade edeceği ya da taşınmazın o günkü rayiç bedelini davacıya ödeyeceğinin düzenlendiği, bu nedenle davacının tapu iptali ve tescil ya da bedel istemli seçimlik bir dava açması gerektiği" görüşü ile "sözleşme gereğince dava konusu taşınmazın davacıya iade edilebilmesi için dava dışı...'ın davalıya ilgili bedeli ödemesi gerektiği, dava tarihi itibarıyla ödeme yapıldığına dair bir bilgi bulunmadığı, ... ...'ın da davada taraf olmadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
12.09.2018 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı- 06.10.2018 tarihli Resmi Gazete'de Yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ- 16.11.2018 tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 13.10.2020 tarihli Duyurusu ve meri yasal mevzuat-
Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi'nin emsal nitelikteki içtihatlarında ve Dairemiz içtihatlarında belirtildiği üzere, davacı tacir olsa da alınan komisyonun hakkaniyete uygun olması gerektiğinden denetime elverişli erken kapama komisyonu oranının belirlenmesi için makul sayıda kamu ve özel bankalardan somut uyuşmazlığa konu kredinin/kredilerin kapatılması tarihinde fiilen uyguladıkları oranlar (TCMB'na bildirilen oranlar değil) sorulmak ve bu şekilde emsal uygulamalar çerçevesinde bilirkişi raporu ile uygun ortalama oran tespit edilmek (bu belirleme yapılırken diğer bankalardan gelen %0 komisyon alındığı yönündeki uygulamanın oranlamada dikkate alınmaması gerekmektedir) suretiyle davalı bankanın tahsil ettiği erken kapama ücretinin hakkaniyete uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği-
Gerçek kişi olan kredi borçlusunun KKDF istisnasından yararlanabilmesi için kredinin ticari ve mesleki amaçla kullanılmasının gerekli olduğu, bu kapsamda 12.05.1988 tarihli 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu kararına ilişkin KKDF Hakkında 6 Sıra Nolu Tebliğin 2 nci maddesinde; bankalar ve finansman şirketlerince kullandırılan tüketici kredileri üzerinden (gerçek kişilere ticari amaçla kullanılmamak kaydıyla kullandırılan krediler) % 15 oranında, diğer krediler üzerinden ise % 0 oranında KKDF kesintisi yapılacağının düzenlendiği, somut olayda taraflar arasındaki kredi ticari nitelikte olup, ödeme planında da KKDF'nin %0 olarak belirlendiği, bahsi geçen ilgili tebliğe göre, ticari kredilerin KKDF istisnasında olduğu, o halde davalının, erken ödeme nedeniyle geriye dönük KKDF tahsili doğru olmayıp, davacının bu kaleme yönelik istirdat talebinin yerinde olduğu-
Uyuşmazlık, elektrik enerjisi satış sözleşmesinin süresinden önce feshedilmesi nedeniyle cezai şart alacağının tahsiline yönelik başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir...
Uyuşmazlık, davacının davalıdan cari hesap alacağının bulunup bulunmadığına ilişkindir...
Reçete bedeli, cezai şart ile fesih işlemine dair kurum işleminin iptali istemi- Sözleşme uyarınca, reçete bedelinin ödenmesi için cihaz satış ve uygulamasının bizzat müracaat edilen merkez tarafından yapılması gerektiği- Sözleşmede adres esasının benimsendiği, sorumlu müdürün bizzat merkezde bulunması gerektiği, sorumlu müdürün bizzat merkezde bulunması zorunlu olduğundan şubede bulunmasının mümkün olmadığı- Sözleşmede davacının şubesi bulunduğu ya da şubeler üzerinden de reçete karşılayabileceği yolunda hiçbir düzenleme olmadığı- Davacıya ait şubelerin Sözleşme kapsamında “farklı merkez” olarak nitelendirilmesi gerektiği- Aksi belirtilmedikçe ihtiyati tedbir hükmün kesinleşmesine kadar etkili olacağı-
Hizmet sözleşmesi gereğince ödenmeyen hak ediş bedellerinden kaynaklı alacağın tahsili istemi- Hakediş raporlarına usulüne uygun itiraz etmeyen davacının başkaca delillerle alacağını ispatlamak suretiyle fazladan ödediğini ileri sürdüğü işveren payından kaynaklı bedeli davalıdan talep etme hakkının bulunmadığı-
"İş sahibi aleyhine verilen kararın temyiz edilerek kararın Yargıtay tarafından esastan bozulması için temsil, hukuki yardım ve danışmanlık hizmetinin verilmesi" ve "kararın bozulması halinde 4.000.000 USD ödeneceğinin" kararlaştırıldığı avukatlık sözleşmesinde davacı avukat tarafından sağlanacak hukuki yardımın kapsamının belirtilmediği ve bu hali ile sözleşmenin TBK 26 ve 27 gereğince hukuka, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olması nedeniyle geçersiz olduğu- Geçersiz avukatlık sözleşmesinden dolayı davacı avukatın vekâlet ücreti alacağının söz konusu olmayacağı ve davacı avukatın davanın başından beri verdiği emeğin göz önünde bulundurulması ve uygun bir vekâlet ücreti tayininin gerekliliği akla gelebilirse de, taleple bağlılık ilkesi karşısında, başkaca vekâlet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmayacağı-
Kira sözleşmelerinde kira bedelinin yabancı para olarak belirlenmeyeceği- İşbu kanun hükümleri ışığında; 12.09.2018 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı, 06.10.2018 tarihli Resmi Gazete'de Yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ, 16.11.2018 tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 13.10.2020 tarihli Duyurusu ve meri yasal mevzuatın birlikte değerlendirilmesi gerekeceği- Bu hükümlerin kamu yararı düşüncesi ile çıkartılmış emredici nitelikte hükümler olduğundan aksine yapılan düzenlemeler ya da uygulamaların geçersiz olduğu- Kira sözleşmesinde belirlenen aylık kira bedellerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasının, aylık kira alacağını belirsiz hale getirdiğİ- İcra mahkemesince, "borçlu yönünden itirazın kaldırılması isteminin reddine" karar verilmesi gerekirken, "itirazın kaldırılmasına ve borçlu aleyhine asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının ...'dan alınıp davacı alacaklılara verilmesine " karar verilemeyeceği- İcra mahkemesince "itirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin olmayan nedenlerle reddine karar verildiği için borçlular lehine asıl alacağın %20'si oranında tazminata hükmedilmesi" nin de doğru olmadığı-