Taahhüdü ihlal suçunda, ceza sorumluluğunun doğabilmesi için taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiç bir kuşkuya yer vermeksizin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu miktar belirlenmediğinde hangi miktar için taahhütte bulunulduğu, kabulün de hangi miktar nazara alınarak yapıldığı saptanamayacağından, ödeme koşulunun ihlali hâlinde cezai sorumluluğun doğmayacağı-
İcra kefilinin taahhütte bulunduğu tarihte henüz borçlu sıfatını taşımaması nedeniyle yapılan taahhüdün geçersiz olduğu-
Asıl alacağın, takibe konulan ve üzerine masraf, faiz ve vekalet ücreti gibi meblağların ilave edilmediği miktar olduğunun kabulü gerekeceği-
Ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı cezalandırabilmek için öncelikle ihlalde bulunanın borçlu sıfatını taşımasının gerekmediği-
İhtiyati haciz tutanağının ve bu tutanakta yer alan taahhüdün (22.09.2010, saat 12:30), icra dairesindeki teminatın iadesine ve takibin kesinleştirilmesine yönelik beyandan (22.09.2010 tarih, saat:15:30) önce olması nedeniyle, takip kesinleşmeden ve henüz borçlu sıfatını taşımadan önce taahhütte bulunulduğunun kabulü zorunlu olduğundan, yapılan taahhüdün de geçersiz olduğu-
Borçluya isnat edilen eylem İİK'nun 340 ncı maddesinde, üç aya kadar tazyik hapsi cezası ile yaptırım altına alınması nedeniyle borçlunun üç aya kadar tazyik hapsi cezası yerine, olaya uygun düşmeyecek şekilde bir ay tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu-
Anayasanın 40/II, 5271 sayılı CMK’ nın 34/II, 235/II ve 232/VI maddeleri uyarınca; karar ve hükümlerde, karara karşı başvurulabilecek yasa yolu, süresi, makamı ve başvuru şeklinin tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekeceği-
“Ödeme şartını ihlal suçu” ndan dolayı cezalandırılabilmek için, öncelikle ihlalde bulunan kişinin “borçlu” sıfatını taşıması gerektiği, borçlu sıfatı bulunmayan kişinin kefil olmayı kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunmuş olması ve icra emrinin, taahhütte bulunduğu tarihten sonra kendisine tebliğ edilmiş olması halinde, İİK.’nun 340. maddesinde düzenlenmiş olan suçun oluşmuş olmayacağı-
