4857 sayılı Kanunda yer alan alt işverenliğe ilişkin düzenlemelerin, alt işverenlik ilişkilerini kamu işverenleri veya özel sektör işverenleri ile kurulanlar şeklinde bir ayrım yapmaya imkan vermediği- Asıl işveren - alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerektiği- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişki muvazaalı kabul edilerek davacıların başından itibaren davalının işçisi olduğu belirlenmiş olduğundan, hukuki istikrar adına Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun son kararları doğrultusunda somut olay özelinde davalı ile dava dışı alt işverenler arasında muvazaalı ilişki olduğunun kabul edileceği ve bu itibarla davacının taleplerinin buna göre değerlendirilmesi gerektiği-
Davacının yaptığı işin ne olduğunun yerinde tespiti ile yapılan bu işin tutanaklara eksiksiz geçirilerek bilirkişilerden hizmet alım sözleşmesinin konusu olan " Üretim Kuyuları yer altı pompalarının montaj, demontaj, nakliye, bakım onarım işi" nin ve davacının fiilen yaptığı işin davalının asli faaliyetlerinin bir parçası olup olmadığının belirlenmesi, asıl iş olduğunun tespiti halinde işin alt işverene devrinin mümkün olup olmadığının (işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirip gerektirmediğinin) irdelenmesi gerektiği; hizmet alım sözleşmesine konu işin alt işverene devrinin mümkün olduğunun (asli iş olmasına rağmen işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirdiğinin veya yardımcı iş olduğunun) anlaşılması halinde, bu kez genel muvazaa kriterleri çeçevesinde hizmet alım sözleşmesinin işçi teminine yönelik olup olmadığı belirlenmesi gerektiği- Davacı, davalının bazı işçilerini emekliye ayırarak onlara şirket kurdurduğunu, şirket sahibi olan bu eski işçilere ve onların yanında çalışan işçilere asli işlerini yaptırdığını öne sürdüğünden davacının çalıştığı alt işveren ortaklarının öncesinde davalı şirketin çalışanı olup olmadığı da tespite yönelik kayıtlar getirtilerek muvazaa kapsamında irdelenmesi gerektiği-
7. HD. 09.03.2016 T. E: 2015/7034, K: 5931-
7. HD. 09.03.2016 T. E: 2015/41731, K: 5891-
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinde asıl işverenin alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu olduğu- Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması ve muvazaa bulunmaması halinde ise, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğünün alt işverene ait olduğu- Asıl işverenin iş ilişkisinde sözleşmenin taraf sıfatı bulunmadığından, asıl işverenin işe iade yönünden bir yükümlülüğünden söz edilemeyeceği- Asıl işverenin işe iade kararı sonrası işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden yukarıda belirtilen hüküm nedeni ile alt işverenle birlikte sorumlu olduğu-
Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan taban ücret, yevmiye, ikramiye, iş güçlüğü tazminatı, bakım tazminatı, yemek yardımı, sosyal yardım ile vardiya tazminatı alacaklarının ödetilmesine-
Feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine-
Kıdem, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine-
Davacının çalışmasının kesintisiz olmakla beraber alt işveren işçisi olarak farklı işyerleri olan değişik huzurevlerinde geçtiği- İşyeri devrine ilişkin kuralların, işverenler arasında gerçekleşen ve hukuki işleme dayalı olarak işyerinin bir işverenden diğerine geçmesine sebep devirler için uygulama kabiliyetine sahip olduğu- Aynı asıl işverenin farklı işyerlerinde alt işveren işçisi olarak çalışmanın söz konusu olduğu- Dava tarihinde 6552 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmemiş olduğu da dikkate alındığında, aynı işverenin farklı işyerlerinde geçen çalışmaların kıdem tazminatının hesaplanmasında toplanması ancak işçinin işvereninin farklı işyerleri söz konusu olduğunda, yani alt işverenin işyerleri açısından mümkün olduğu; zira halen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesi yürürlüğe girdiğinde asıl işveren-alt işverenliğin düzenlendiği 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesi yürürlükte olmadığından kıdemin toplanmasına ilişkin düzenleme işçinin işvereni bakımından söz konusu olduğu- Davacının talep konusu dönemde hangi huzurevlerinde çalıştığı belirlenmeli, sonucuna göre belirlenen huzurevleri davalı Bakanlığa bağlı ise her bir huzurevindeki kesintisiz çalışmanın en az bir yıl olması durumunda, bu kesintisiz çalışmaların aksi ispatlanamadığından kıdem tazminatına hak kazandıracak şekilde sona erdiği kabul edilerek sona erme tarihindeki ücret ve kıdem dikkate alınarak söz konusu dönem ya da dönemler için ayrı ayrı kıdem tazminatının hesaplanması gerektiği- Daha sonra bu kıdem tazminatları toplanarak davalı asıl işveren Bakanlık bakımından hüküm kurulması gerektiği ancak bu yapılırken kararı temyiz etmeyenler açısından usulü kazanılmış hakların göz önünde bulundurulması gerektiği- 
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine-