İşe iade davalarına özgü olarak, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin söz konusu olduğu davalarda, davalı taraf yönünden bir çeşit şekli (usûlî) bakımdan mecburi dava arkadaşlığının mevcut olduğunun kabul edilmesi gerektiği- İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, mahkemece, davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi, verilen süre içinde, diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmesi, aksi halde davanın sıfat yokluğundan reddedilmesi gerektiği- Mahkemece davalı Bakanlık ile taşeron şirketler arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaya dayanıp dayanmadığı incelenerek, muvazalı olmadığının tesbiti halinde, son altişverenin fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih itibariyle işçi sayısı, (işyerinde, konumu itibarıyla güvence kapsamı içerisinde olmayan işveren vekillerinin ve yardımcılarının da işyerinde çalışan işçi sayısının belirlenmesinde hesaba katılarak, işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısının bu işyerlerinde çalışan işçi sayısına göre belirleneceği gözetilerek, belirli-belirsiz süreli, tam-kısmi süreli, daimi-mevsimlik sözleşmelerle çalışan tüm işçiler dikkate alınarak) şüpheye yer bırakmayacak şekilde re'sen araştırılarak tesbit edilmeden karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Davalı ile dava dışı arasında İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü, İdari ve Yönlendirme Birimlerine destek personel hizmeti alımı tip sözleşmesi yapıldığı, davacının aynı işyerinde aynı işi yapmaya devam ettiği, alt işverenin 31.03.2015 tarihinde değiştiği, önceki alt işverenin işçilerinin son alt işveren nezdinde çalışmaya devam ettikleri dikkate alındığında, davalı ile dava dışı arasında düzenlenen hizmet alımı sözleşmesinin 4857 s. Kanun'un 2/6-7 maddesi yönünden incelenmesi gerektiği- Sözleşmenin İş Kanunu hükümleri uyarınca geçerliliği veya mavazaaya dayanıp dayanmadığına yönelik yapılacak yargısal denetim sözleşmenin diğer tarafını yani dava dışı şirketin hak alanını da etkileyeceğinden, davanın adı geçen şirkete de teşmili için davacıya usulüne uygun süre verilmesi, dava teşmil edilirse, yargılamaya devam edilerek sonucuna göre alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı anlaşılırsa, asıl işveren işyerine iadeye ve işe iadenin mali sonuçlarından asıl işverenle birlikte alt işverenin de sorumluluğuna; muvazaa bulunmayıp geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı sonucuna varılırsa alt işveren işyerinde işe iadeye ve işe iadenin mali sonuçlarından alt işverenle birlikte asıl işverenin de sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
İşe iade davalarına özgü olarak, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin söz konusu olduğu davalarda, davalı taraf yönünden bir çeşit şekli (usûlî) bakımdan mecburi dava arkadaşlığının mevcut olduğunun kabul edilmesi gerektiği- İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, mahkemece, davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi, verilen süre içinde, diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmesi, aksi halde davanın usulden reddedilmesi gerektiği-
Yüklenicinin sorumlu olduğu “ücretler”in içerinde ulusal bayram ve genel tatil günleri ile fazla çalışma saatlerine ilişkin ücretleri ile kıdem tazminatı olduğu, bu nedenle, asıl işveren ve alt işveren arasındaki sözleşme ve şartnamelerde, iş akdinin feshedilmesi nedeniyle doğan söz konusu tazminat alacaklarından tümüyle yüklenici alt işverenin sorumlu olacağına ilişkin düzenleme bulunduğundan, dava dışı işçiye yapılan dava konusu ödemeler nedeniyle davacı Belediyenin davalıya rücu edebileceği-
Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanakların aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olduğu- Muvazaalı alt işveren ilişkisinde, muvazaalı işlemin tarafı olan alt işverenin de işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği ve kişinin kendi muvazaasına dayanamayacağı-
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerektiği- Davacı Veterinerlik Fakültesinde temizlik işçisi olarak alındığını, hayvan bakıcılığı ve çiftlik işlerinde çalıştırıldığını iddia etmiş, davacı tanığı temizlik dışında hayvanların yemlenmesi, süt sağımı, sütün süthaneye taşınması, hayvanların doğumunda gözetim gibi işlerin yapıldığını beyan etmiş, davacı SGK işyeri giriş ve ayrılış bildirgelerinde temizlik işçisi olarak görüldüğü, mahkemece yapılan işlerin ağırlığı ihale ile alınan işin temizlik işi olduğu gerekçesiyle davanın reddedildiği, dosyada bulunan ihale şartnamelerinde genel temizliğin içerisine hayvan ve hayvan barınaklarının temizliği, bakımı, tarım alanlarının temizliği, tarım ürünlerinin ekimi, dikimi, toplanması gibi temizlik işinin ötesinde tarım işi niteliğinde işlerin temizlik adı altında işçilere görev olarak verildiği ve tanık beyanlarından bu işlerin bizzat yürütüldüğü anlaşıldığından, ihale şartnamelerindeki işin kapsamından verilen işin temizlik işi ile sınırlı olmadığı ve.üniversitenin sayılan tarım işlerinde davacı gibi çalışan kadrolu işçilerinin bulunması halinde muvazaanın varlığının kabulü gerektiği- Verilen iş baskın olarak temizlik işlerini aştığından Üniversiteye bağlı çalışan toplam tarım işçisi sayısı tespit edilerek 50 işçiden fazla işçinin tarım işlerinde çalışması halinde İş Kanunu uygulanabileceğinden buna göre ilave tediye alacağının değerlendirilmesi gerektiği-