Kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine-
Mahkemece öncelikle; davalı kurum ve dahili davalı şirketin faaliyet alanlarının belirlenmesi amacıyla ticari kayıtlar ile davalının faaliyet konularıyla ilgili örneğin ham petrolün sondajı, üretilmesi, işletilmesi, depolanması, dağıtımı v.b. Petrol ameliyelerine dair iş akışı ve üretim aşamalarını tek tek gösterir iş organizasyon yapısına ilişkin kayıtların davalıdan getirtilmesi ve söz konusu belgeler temin edildikten sonra davalı İdarenin faaliyet alanında uzman Petrol Mühendisliği fakültesi bir öğretim üyesi bilirkişi, hukukçu ve endüstri mühendisi aracılığı ile davacının çalıştığı işyerinde keşif yapılarak ve hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü uyarınca dinlenen tanıklar keşif sırasında yeniden dinlenerek davacının yaptığı işin ne olduğunun yerinde tespiti ile yapılan bu işin tutanaklara eksiksiz geçirilerek bilirkişilerden hizmet alım sözleşmesinin konusunun ve davacının fiilen yaptığı işin davalının asli faaliyetlerinin bir parçası olup olmadığının belirlenmesi, asıl iş olduğunun tespiti halinde işin alt işverene devrinin mümkün olup olmadığının (işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirip gerektirmediğinin) irdelenmesi gerektiği- Hizmet alım sözleşmesine konu işin alt işverene devrinin mümkün olduğunun (asli iş olmasına rağmen işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirdiğinin veya yardımcı iş olduğunun) anlaşılması halinde, bu kez genel muvazaa kriterleri çeçevesinde hizmet alım sözleşmesinin işçi teminine yönelik olup olmadığı belirlenmesi gerektiği- Davacı, "davalının bazı işçilerini emekliye ayırarak onlara şirket kurdurduğunu, şirket sahibi olan bu eski işçilere ve onların yanında çalışan işçilere asli işlerini yaptırdığını" öne sürdüğünden davacının çalıştığı alt işveren ortaklarının öncesinde davalı şirketin çalışanı olup olmadığı da tespite yönelik kayıtlar getirtilerek muvazaa kapsamında irdelenmesi gerektiği- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerince hazırlanan inceleme raporundaki davalı ile dahili davalı şirket arasındaki hizmet alım sözleşmesi ile yürütülen işin muvazaalı olduğunun tespitine karşı muvazaa tespitine itiraz nedeniyle dava açıldığı anlaşılmakta olup, davacının hizmet alım sözleşmesi muvazaalı olduğu tespit edilen işyerinde ve işte çalışan işçilerden biri olup olmadığının araştırılması, öyle ise verilecek kararın bu davanın da esasını etkileyeceği gözetilip, o davanın sonucu da beklenmesi gerektiği- Sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, iş yerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, iş yerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki prosedürünün işletilip işletilmediği, iş yerinde önceki dönemlerde toplu iş sözleşmelerinin bağıtlanıp bağıtlanmadığı, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı gibi hususlarla, işverence ekonomik veya teknolojik nedenlere dayalı bir fesih yoluna gidilmesi durumunda teknik yönden bu durumun araştırılması gibi ölçütler belirlenmiş olduğu- Mahkemece muvazaa kabulüne rağmen davacının hangi işverene iade edildiğinin hüküm fıkrasında belirtilmemesi ve işe iadenin maddi sonuçlarından davalı ve dahili davalının birlikte sorumlu tutulmamalarının isabetsiz olduğu-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine-
Davalı şirketler ile davalı .. arasındaki tüm hizmet alım sözleşmeleri ile önceki şirketlerle yapılan hizmet alım sözleşmeleri karşılaştırılıp muvazaa tespitine dair tüm kayıtlar getirtilerek ve ayrıca Bakanlık iş müfettişlerince hazırlanan inceleme raporundaki muvazaa tespitine karşı diğer İş Mahkemesi dosyası ile dava açılmış olup verilecek karar bu davanın da esasını etkileyeceğinden bu davanın sonucu da beklenip bütün deliller ve işyerindeki fiili durum karşılaştırılarak, davacıların fesih tarihinde yaptığı işler işyerinde ayrı ayrı keşfen tespit edilerek her bir davacı yönünden "asıl iş kapsamında kalıp kalmadığı, ihale sözleşmesinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı, yapılan işin davalılar arasındaki sözleşme kapsamında kalıp kalmadığı, asıl iş niteliğinde olup olmadığı; tanık beyanları, işyerinin üretim mekanizmasının nitelikleri" şirket kayıtları ve mahallinde yapılacak keşif ile belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna itibarla davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğunun kabulünün isabetli olmadığı- Mahkemenin davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun kabulüne göre, kurulan hüküm incelendiğinde ise, "iyiniyetli olan davacı işçiye karşı taraf olmadığı muvazaanın ileri sürülemeyeceği, akdin hükümsüzlüğünün davacıya karşı ileri sürülmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi gereğince muvazaalı işlemi yapan davalı Adi Ortaklığının da işe iadenin mali sonuçlarından diğer davalı . ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği halde, davalı Adi Ortaklığa yönelik davanın husumet yokluğundan reddine karar verilerek, işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti alacaklarından sadece diğer davalının sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-
Davacının tam olarak ne iş yaptığı, davacının çalışmasına dayanak hizmet alım sözleşmelerinin hukuka uygun olup olmadığı, davacının hizmet alım sözleşmesine uygun olarak çalıştırılıp çalıştırılmadığının belirlenmesi, ihale edilen işin belediyenin asli işlerinden olduğunun tespiti halinde 5393 Sayılı Kanuna göre belediyenin asli işlerinin alt işverene verebilmesi mümkün bulunsa dahi genel muvazaa kriterlerine göre yine de asıl-alt işveren ilişkinin hukuka uygun bulunup bulunmadığının yöntemince irdelenmesi gerektiği- Davacı belediyenin kadrolu işçileri ile aynı işi yapıp yapmadığı, yaptırılan iş yönünden davacıya emir ve talimatların kim/kimler tarafından verildiği, araç-gereçlerin nasıl temin edildiği, asıl işverenin gözetim ve denetim yükümlülüğünü aşacak boyutta ve özellikle yüklenici firmanın işverenlik sıfatını ortadan kaldıracak, onu bordro ya da kayden işveren durumuna sokacak hususların olup olmadığı üzerinde durularak bu hususların açıklığa kavuşturulması ve özellikle de yüklenici şirketin, işyerinde davalı İdareden ayrı ve bağımsız olarak kendine özgü organizasyon yapısı oluşturup oluşturmadığı, hukuki, fiili ve ekonomik bağımsızlığının bulunup bulunmadığı, davalı idareden başka ticari faaliyetleri bulunup bulunmadığı yani salt davalı İdareye hizmet vermek amacıyla hareket edip etmediği, aralarındaki ilişkinin işçi temini niteliğinde kabul edilip edilmeyeceği hususlarının tespit edilmesi gerektiği-
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti, izin ücreti alacaklarının ödetilmesine-
Davalılar arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı hususu mahkeme tarafından yeterli derecede araştırılıp değerlendirilmemiş olup, davalı Belediye'nin 5393 sayılı Kanun hükümlerine göre asıl işini alt işverene vermesi mümkünse de, bir iş verilmeyip sadece işçi temini söz konusu olduğunda artık asıl işveren-alt işveren ilişkisinden söz etmek mümkün olmayacağından, davacının ne zamandan beri davalı Belediye'nin işinde çalıştığının, ne iş ya da işler yaptığının belirlenmesi, daha sonra bu döneme ait davalılar arasında yapılan sözleşmeler getirtilerek, tanık beyanlarına başvurulması, gerekirse yerinde keşif yapılarak davalı ile Belediye arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığının belirlenmesi gerektiği-
506 sayılı Yasa'nın 11/A maddesine göre, iş kazasının a)sigortalının işyerinde bulunduğu sırada b)işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla c)sigortalının, işveren tarafından görev ile başka yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d)sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında sigortalıya hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaylar olduğu; Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için 1)sigorta olayına maruz kalan kişinin 506 sayılı Yasa'nın 2. maddesi anlamında sigortalı olması 2) Sigorta olayının, maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşulu olduğu, başka bir anlatımla, sigorta olayının iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunlu olduğu - Davacının kendisine ait olan villasının dış cephesinin sıvanması işi için davalılardan yaralanan ile 290.000.000 TL karşılığında anlaşması şeklinde beliren somut çalışma ilişkisinde, davacı ile davalılardan yaralanan kişi arasında günün belirlenen bir saatinde iş başı yapılıp belirlenen zamanda işin bırakılacağı, bu mesai karşılığında günlük ücret ödeneceği yönünde bir anlaşma olmaması, belirli bir süre çalışmanın değil, bir sonucun meydana getirilerek, bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimin amaçlanmış olması, hizmet akdinin tanımlanan ayırt edici ve belirleyici özelliklerinin somut iş görme ilişkisinde bulunmaması karşısında, davacı ile davalılardan yaralanan davalının arasındaki hukuki ilişkinin hizmet akdi veya alt işveren – üst işveren ilişkisi değil, istisna akdi niteliğinde olduğunundan, davalının yaralanması ile sonuçlanan olayın, davacı yönünden iş kazası olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine-
Davalı şirket ile acenteler arasında muvazaalı ilişki bulunup bulunmadığı araştırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu; ayrıca muvazaa ilişkisinin bulunmadığı ispat edilse dahi davacı işçinin en son çalıştığı işyeri ve işyerini devralan olarak davalı şirketin tüm çalışma süresinden sorumlu olduğu düşünülmeden sadece kendi çalıştırdığı dönem için sorumluluğuna karar verilmesinin de hatalı olduğu-