22. HD. 06.02.2019 T. E: 2018/3801, K: 2537-
22. HD. 06.02.2019 T. E: 2018/3802, K: 2538-
22. HD. 06.02.2019 T. E: 2017/17307, K: 2515-
22. HD. 06.02.2019 T. E: 2017/17308, K: 2516-
22. HD. 04.02.2019 T. E: 118, K: 2166-
Davacı işçi davalı Sağlık Bakanlığına bağlı Hastane nezdinde alt işverenler işçisi olarak çalışmış ve emeklilik sebebiyle iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatı ile birlikte işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiş olup davalı Sağlık Bakanlığının sorumluluğu 4857 s. İş Kanunu mad. 2 gereğince asıl işveren sıfatına bağlı kanundan kaynaklanan bir sorumluluk olduğu- Asıl sorumluluk, iş sözleşmesinin tarafı ve davacı işçinin gerçek işvereni olan alt işverenlere ait olduğundan, alt işverenin sorumlu olmaması durumunda, asıl işverenin sorumluluğundan evleviyetle söz edilemeyeceği- Davacı işçinin çalışmaya başladığı 1991 yılından 1998 yılına kadar kesintisiz olarak değişen alt işverenler yanında çalışmaya devam ederek her bir yeni alt işverenin iş yeri devri esaslarına göre işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını devraldığı; bununla birlikte 19.07.1998 tarihinden 18.05.1999 tarihine kadar davacının çalışmasının bulunmadığı ve bu sürenin yaklaşık on ay olduğu gözetildiğinde, iş sözleşmesinin 19.07.1998 tarihinde feshedildiği ve 18.05.1999 tarihi itibariyle yeni bir iş sözleşmesi kurulduğu, yine alt işverenler arası iş yeri devri esaslarına göre davacının ikinci iş sözleşmesinin de 2011'e kadar devam ettiğinin kabulü gerektiği, ona aylık kesinti sebebiyle alt işverenler arasında iş yeri devri bulunmadığından, davalı alt işverenlerin 1999 tarihinden önceki dönemden sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı- Davalı Sağlık Bakanlığı, 1991 ilâ 1998 tarihleri arasında geçerli ilk iş sözleşmesinden ve 1999 ilâ 2011 arasındaki geçerli ikinci iş sözleşmesinden ayrı ayrı asıl işveren sıfatıyla sorumluysa da, kıdem tazminatı alacağı, 818 s. BK mad. 125 maddesi gereğince, fesih tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan, süresinde ileri sürülen zamanaşımı def'i iki ayrı sözleşme itibariyle değerlendirildiğinde, ilk dönem iş sözleşmesi 1998 tarihinde feshedildiğinden, dava tarihine göre fesih tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği- "Davacının davalı (kamu işvereni) Sağlık Bakanlığı nezdindeki tüm çalışma süresinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı alacağının belirlenmesi gerektiği, davacının fasılalı olan çalışmasının birleştirilerek sonuca gidilmesi sebebiyle zamanaşımının da söz konusu olmadığı" şeklindeki görüş HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
Öncelikle, sanıkların üçüncü şahıs şirketi temsile yetkili olup olmadıkları hususu ticaret sicilinden sorulup; İİK mad. 89/1'e göre üçüncü şahsa gönderilen haciz ihbarnamesi ile maaş haczi yapılmasının bu hususa ilişkin aynı kanunun 355 ve 356. maddelerinde özel düzenleme bulunması nedeniyle mümkün olmamasına rağmen İşK mad. 2 gereğince asıl işveren olan üçüncü kişi şirkete haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibarıyle İş Kanunu, iş sözleşmesi ya da alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülükler nedeniyle takip borçlusunun üçüncü şahıs şirketten kesinleşmiş ve muaccel bir borcu bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayini gerektiği-
Dava dilekçesine ilişkin tebligat dava dilekçesinde davalı adresi olarak gösterilen adresinde aynı iş yerinde personel olan kişi imzasına tebliği edilmiş ise de, davalı iş veren temsilcilerinin tebliğ yapıldığı anda iş yerinde bulunup bulunmadıkları, bizzat tebligatı alamayacak durumda olmaları halinde kendilerinden sonra gelen kimsenin bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, duruşma günü usulüne uygun tebliğ edilerek, tarafların varsa sunacakları delillere göre bir karar verilmesi gerektiğinden, dava dilekçesi davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden yargılamaya devam edilerek hüküm verilemeyeceği-
22. HD. 12.11.2018 T. E: 14617, K: 24187-
22. HD. 06.11.2018 T. E: 13688, K: 23744-