Borçlunun, 3. kişi bankadaki alacağının menkul hükmünde olduğu- Bu nedenle adı geçenin bankadaki mevduatı menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile de haczedilebileceği- Bankaya haciz müzekkeresi gönderilmesi bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiri olduğu, bu nedenle mevduatın haczi için haciz yazısı dışında bankaya ayrıca haciz ihbarnamesi tebliği şart değilse de mevduatın 3. kişi nezdinde alacak niteliğini de arz etmesi sebebi ile haciz ihbarnamesi gönderilmesi sureti ile haczedilmesine de yasal bir engel bulunmadığı- Bu işlemin yapıldığı taktirde İİK’nın 89 ve bunu izleyen maddelerindeki hukuki sonuçların doğmayacağı- İlgili maddedeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde ise anılan maddedeki sonuçların doğmayacağı ve borcun bankanın zimmetinde sayılamayacağı-
Şikayetin, hatalı taşınmazın kayıtlarına göre değerlendirilmiş olduğu-
Banka hesaplarına konulan hacizlerin (İİK 89/1) kaldırılmasına ilişkin şikâyet- Borçlunun üçüncü kişi bankadaki alacağı menkul hükmünde olup para alacağı için satış söz konusu olmadığından, paranın icra dosyasına celbi talebinin satış talebi gibi değerlendirilmesi gerektiği- Bankada bulunan paralar üzerine konulan hacizlerin İİK’nın 106-110 maddesi kapsamında kalmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilemeyeceği-
Taşınmaz haciz tarihinden itibaren bir yıllık yasal sürede satış masrafı dosyaya depo edilmişse de, satış masrafının yatırılmasının o tarihte satış talebinde bulunulduğu anlamına gelmediği- Süresinde satış istenmediği için düşen hacze dayalı olarak ihalenin feshi gerektiği-
İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığının şart olduğu- Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği- Şikayet tarihinden önce yukarıda belirtilen maddeler uyarınca haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığının kabul edilmesi gerekeceği-
6183 sayılı Yasa kapsamında konulan hacizlerde İİK 106 ve 110 hükümleri uygulanamayacağından, haczin düşmeyeceği- Şikayetçi alacaklının alacağın, şikayet olunan vergi dairesinin alacağına göre imtiyazlı olmadığından, sıra cetvelinin iptali ve satış bedelinin garameten taksim edilmesinin ilişkin taleplerin reddi gerektiği-
İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekeceği- Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle ve mahkemece re'sen İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşüp düşmediğinin belirlenmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın, haciz tarihinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde satışının istenmediği anlaşıldığından, kayden var olsa da hükmen haczin kalktığı- Bu durumda davacının tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararı olduğu- Tapu kayıtlarına göre, tasarrufun iptali davasına konu taşınmaz üzerinde alacaklının haczi devam ettiğinin görüldüğünden davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı- Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nın 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği- Tapuya işlenmesinin, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşıdığı- Ne var ki üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği-
İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekeceği; bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle ve mahkemece re'sen İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşüp, düşmediğinin belirlenmesi gerekeceği- Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu olmadığı, konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nın 1010. maddesinin emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği; tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşıdığı, ne var ki üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği- Bu açıklamalar ışığında, İİK’nın 106-110. maddeleri uyarınca haczin düşüp, düşmediği belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihinin esas alınması gerekeceği-