HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU > - Yazılı Yargılama Usulü > - Tahkikat ve Tahkikat Sırasındaki Özel Durumlar > - Davaların Birleştirilmesi ve Ayrılması > Madde 166 - Davaların birleştirilmesi
Asıl davada davacı, davalıya banka havalesi ile 200.000,00 TL ödünç verdiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı ise gönderilen paranın dava dışı D. AŞ ile davacı arasındaki taşınmaz satışına ilişkin ön ödeme olduğunu savunarak davanın reddini istediği, davalı şirketin bu savunmasının, gerekçeli inkâr (vasıflı ikrar) niteliğinde olduğu, vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükünün davacıda olduğu ve davacının dayandığı 8.3.2012 ve 15.5.2012 tarihli 100.000’er TL’lik iki ayrı banka dekontlarda “benden talep edilen ödünç para” ibaresi yazılı oluduğu anlaşıldığından davacının karz akdi iddiasını doğruladığını kabulü gerekeceğinden mahkemece, dava konusu 8.3.2012 ve 15.5.2012 havalelere ilişkin asıl davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği- Asıl davanın ödünç (karz) akdine, birleşen davanın ise satış sözleşmesine dayanmış olup, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereği dayandıkları sözleşmelere ilişkin her türlü iddia ve savunmayı ancak sözleşmenin tarafları, birbirine karşı ileri sürebilecekleri, her iki dosyanın da tarafları da, konuları da birbirinden farklı olduğu anlaşıldığından birleşen davaların asıl davadan tefrik edilmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği- Birleşen davalara yönelik temyiz itirazlarına ilişkin birleşen dava dosyalarının takip edilmemesi sonucu HMK'nın 150. maddesi gereğince işlemden kaldırıldığı, ancak süresinde yenileme dilekçesi vermek suretiyle yenilendiği hususu göz ardı edilerek yazılı gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiği-
506 sayılı Kanun kapsamında hizmetin tespiti, yaşlılık aylığı bağlanması; birleşen dava; 1479 sayılı Kanun kapsamında çıkarılan prim borcunun iptali istemi-
Kira gecikme faizi alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada; mükerrer olduğu iddia edilen Bakırköy 15. İcra Müdürlüğü'nün 2012/5203 E sayılı icra dosyasında, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali istemiyle,Bakırköy 7. Sulh Hukuk Mahkemesinde 2013/235 Esas sayılı dosya ile açılan davada, 11.03.2014 tarihinde, işbu dava dosyası ile birleştirme kararı verildiği; bu itibarla; hakkında birleştirme kararı verilen davaya ilişkin de bir karar verilmesi gerekmekte olup hükmün bu nedenle bozulmasına karar verildiği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, mahkemece birleşen dava yönünden tefrik kararı verilmiş ise de birleşen davanın konusu asıl davanın konusu ile aynı olup aynı kaza nedeni ile açıldığı; birleşen dava yönünden de mahkeme davaya bakmaya görevli olup bu açıdan da tefriğin usul ekonomisine aykırı olduğu-
Menfi tespit itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, mahkemece aynı kazaya ilişkin açılan dosya ile birleştirilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
HMK'nın 166/1 maddesi uyarınca, kural olarak, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davaların, aralarına bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği-
Taraflar arasında yargılaması devam eden 2013/227 esas sayılı dava dosyasında, 19.12.2012 tanzim tarihli Emlak Görme Sözleşmesine dayanılarak davalının komisyon bedeli ( "cezai şartın" ) ödenmesi yönünde açmış olduğu alacak davası bulunduğu, davacının iş bu dosyamızda ise,ilgili “ Emlak Görme Sözleşmesinin “ geçersizliği ve hükümsüzlüğünü talep ettiği dolayısıyla tarafların her iki davada da dayandığı sözleşmenin aynı olması nedeni ile eldeki davayı etkileyebilecek nitelikte bulunduğu anlaşıldığından dava dosyalarının birleştirilerek yargılamanın sürdürülmesi gerekirken mahkemece, davacının tespit davası açmada HMK 106 maddesi gereğince hukuksal yararı bulunmadığından HMK 114/1-h maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayet olunanın borçlusu aleyhine başlattığı takipte borçlunun yaptığı yetki itirazının dosyaya geç intikal etmesi karşısında şikayet olunan tarafından yapılan haciz işleminin geçersiz olduğu, haczin geçerli olması için haciz tarihinde takibin kesinleşmiş olmasının şart olduğu, şikayet olunan tarafından daha sonra geçerli bir haciz de konulmadığı halde bu hususun dikkate alınmaması doğru olmadığı ve aynı sıra cetveline dayalı ve tarafları aynı olan diğer icra hukuk mahkemesi dosyası ile arasında bağlantı bulunduğundan her iki şikayetin HMK. mad. 166 gereğince birleştirilerek birlikte görülmesi gerektiği-