Borçlunun tebligat adresinde yapılan haciz tutanağının İİK 105 anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu anlaşıldığından davanın esasına girilerek, tasarrufların iptale tabi olup olmadığı yönünden taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davasının aynı hukuki gerekçeyle reddedilmesi halinde, kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına "ayrı ayrı" değil "tek" vekalet ücreti takdiri gerektiği- HMK'nun 448 maddesi uyarınca, bu kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanması gerektiği; HMK.'nun yürürlüğünden önce açılan davada, anılan yasa yürürlüğe girinceye kadar üç celse duruşma yapıldığından, 8.6.2012 tarihinde mahkemece ön inceleme tensip tutanağı düzenlemesinin ve tarafların yokluğunda dosya üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Basit yargılama yöntemine tabi davalarda; 1086 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde dosya ilk kez işlemden kaldırılıp sonrasında dava yenilenmiş ise davacıya 6100 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, bu konuda özellikle önceki kanun zamanında yapılmış işlem gözetildiğinde ve usul hukuku ile hukuki güvenlik hakkı dikkate alındığında 6100 sayılı Kanun uygulanmayarak bir kez daha davayı takipsiz bırakma hak ve olanağı tanınması gerekmektedir. Buna karşılık, 1086 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde açılan davada dosya ilk kez 6100 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren işlemden kaldırılmış ise tamamlanmış bir işlemden ve kazanılmış haktan söz edilemeyeceğinden ve usul hükümlerinin hemen uygulanması zorunlu bulunduğundan 6100 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmekte, başka anlatımla, 1086 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde takipsiz bırakılmayan davada davacını 6100 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yalnızca bir kez davayı takipsiz bırakma hakkı bulunmaktadır ve önemle vurgulanmalıdır ki davanın 1086 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde açılmış olması belirleyici değildir.
Dava şartı olarak düzenlenen gider avansının dava açılırken yatırılması gerektiği ve bu aşamanın geçtiği, dolayısıyla tamamlanmış olduğu, öyleyse HMK hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilemeyeceği, 1086 sayılı HUMK yürürlükteyken açılan bu davada istenilen giderlerin delil avansı kabul edilip, HMK'nun 324. maddesi uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği-
HMK'nun tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı (HMK. mad. 448), takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK. mad. 17. gereğince, takibe konu bonoda tarafların tacir olduklarına dair bir ibare bulunmadığı gibi, bu konuda bir belge de sunulmadığına göre, takibe dayanak bononun tacirler arasında düzenlenen bono olarak kabul edilemeyeceği ve bonoda yer alan yetki şartının geçersiz olduğu-
Basit yargılama usulünün uygulandığı istihkak davasında ve bu davaya karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasında; davacı-alacaklı tarafın ilk yenilemeden sonra duruşmaya katılmamış olması nedeni ile dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
6100 sayılı HMK'nın 448. maddesinde, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla Kanun'un derhal uygulanacağı-
Mevcut davada, dava dilekçesinin, davalı tarafa 24.08.2010 günü tebliğ edilmiş, bu husus 21.10.2010 tarihli duruşma tutanağına yazıldığı, anılan tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nın 187. maddesi gereğince derdestlik hususunun, ilk itirazlardan olup, dava dilekçesi kendisine 24.08.2010 günü tebliğ edilen davalının,süresinde derdestlik ilk itirazında bulunmadığı, bu itibarla, 6100 sayılı HMK'nın 448. maddesi uyarınca tamamlanmış işlemlere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren yeni usul kanununun uygulanmasının mümkün bulunmadığı ve 1086 sayılı HUMK'nın gereğince de derdestlik hususunun re'sen gözetilemeyeceğinden, mahkemece, 6100 sayılı HMK uygulanmak suretiyle davanın derdestlik nedeniyle, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
1086 sayılı HUMK nun yürürlükte olduğu dönemde yasanın 409/1 bendi bakımından tamamlanmış bir işlem sözkonusu olduğundan 6100 sayılı Yasanın uygulanma olanağı bulunmadığından anılan yasanın 320/4 bendinde belirtilen işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olma koşulunun gerçekleştiğinin kabulü mümkün değildir. Öte yandan dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği tarih olan 29.09.2011 tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK'nun 409 maddesine göre davacının bir defadan fazla dosyayı takipsiz bırakması halinde açılmamış sayılmasına karar verileceği konusunda kazanılmış hakkı bulunduğu, her ne kadar usul hükümlerinin derhal uygulanırlığı söz konusu ise de; hukuka güven ilkesinin bir sonucu olarak davacının ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı kuralının 01.10.2011 tarihinden önce bir kez işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyalar için 6100 sayılı HMK'nun yürürlük döneminde de uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir.
Alacaklının bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başladığı, takip dayanağı olan bonoda D.li icra mahkemelerinin yetkili kılındığı; takibe konu olan bonoda D.li mahkemelerinin (icra dairelerinin) yetkili olduğunun yazılmasının yetki sözleşmesi niteliğinde olup, borçlunun tacir olmadığı anlaşıldığından takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı HMK'nun 17. maddesi yetki sözleşmesinin geçersiz olduğu-
Yetki sözleşmesinin ancak tacirler veya kamu tüzel kişileri tarafından, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıklar için yapılabileceği, yetki sözleşmesi düzenlenebilmesi için işin ticari iş olmasının değil, tarafların tacir olmasının gerekeceği-