HUMK. yürürlükte iken açılan davada, yerel mahkemece, 30.01.2012 günlü duruşmada oluşturulan ara kararında “HMK'nun 120. maddesince Adalet Bakanlığınca çıkartılan avans tarifesi gereğince belirlenen, davacı vekiline taraf sayısının 5 katı tutarında tebligat giderini, diğer iş ve işlemler için 50 TL avans giderini, iki hafta içinde ikmal etmek üzere kesin süre verilmesine, aksi takdirde dava şartı yokluğundan davanın reddedileceği…” ihtar edilmiş, takip eden 24.04.2012 günlü oturumda da, gider avansının verilen kesin süreye rağmen yatırılmadığı ve gider avansının yatırılmasının dava şartı olduğundan bahisle açılan davanın usulden reddine karar verilmişse de, uyuşmazlığa konu davanın 1086 s. HUMK döneminde açılmış bulunduğu gözetildiğinde, tarifede yer alan 50 TL’nin ödenmesi davacıdan istenemeyeceği, davacının tebligat gideri olan 60 TL ödemesi gerekirse de, 50 TL ödeme yapılmadığından davanın gider avansı yatırılmadığı gerekçesiyle usulden reddinin isabetsiz olduğu-
Uyuşmazlığa konu davanın HUMK zamanında açılmış bulunması ve olayda dilekçelerin teati aşamasının geçip, tahkikat aşamasına geçilmiş bulunduğu gözetilerek, bu aşamada, sadece HMK’nun 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği gözden kaçırılarak, gider avansı istenmesinin yerinde olmadığı; bu ara kararı yerine getirilmediğnde sadece bu delile dayanmaktan vazgeçilmiş olup mevcut duruma göre karar verilmesi gerektiği- Davalı borçlunun adresi için davacıdan bilgi vermesi İçin ihtar çıkarıldığında, davacı vekili dilekçe ile ABD adresinin tesbit edilemediğini ancak Tapu Müdürlüğü'nde yer alan adresine tebligatın yapılması istenilmişse de bu adrese bir tebligat yapılmamış olup, davalının Mernis adresinin tesbit edilememesi halinde, Tebligat Yasası'nın 35/2 maddesine göre "Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. "belirtildiğinden, Tapu Müdürlüğü'nde olan adresine tebligat yapılmaması halinde mernis adres de tesbit edilmediğinden bu yasaya göre tebligat yapılması gerektiği-
HMK. mad.448 'e göre; bu kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağından ve talep konusu bono eylül 2010 tarihinde tanzim edilmekle tamamlanmış işlem niteliğinde olduğundan tanzim tarihinde yürürlükte bulunan HUMK. mad. 22 uygulanması gerektiği- Talep, bonoda yetkili olarak gösterilen Adana mahkemesine yapıldığına göre itiraz edenlerin yetki itirazları yerinde olmadığı gibi diğer itirazları da İİK. mad. 265 kapsamında sayılan sebeplerden olmadığından itirazın reddine karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki intifa sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararı nedeniyle süresinden önce sona ermesinden dolayı bakiye süreye isabet eden intifa ivaz bedelinin tahsili istemi-
Fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında TBK. mad. 89/1 gereğince alacaklının ikametgahında da dava açılabileceği-
Kurum zararı nedeniyle alacak istemine ilişkin davada, davanın 1086 sayılı HUMK yürürlükteyken açıldığı, dilekçeler aşamasının tamamlandığı ve tahkikat aşamasına geçildiği, tahkikat aşamasında HMK'nın yürürlüğe girdiği, mahkemece bu aşamada gider avansı yatırılması için kesin süre verildiği anlaşılmış olup, HMK. mad. 120, 324, 448 göz önünde bulundurulduğunda, gider avansının dava açılırken yatırılması gerektiği ve bu aşamanın geçtiği, dolayısıyla tamamlanmış olduğundan HMK hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilemeyeceği-
Bir davanın kısmi olarak nitelendirilebilmesi için alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekeceği; kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasının gerekmediği-Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağınn daha fazla olduğu ve "istem" bölümünde "fazlaya ilişkin haklarını davacının saklı tutması yada" " alacağın şimdilik şukadarını dava ediyorum demesinin kural olarak yeterli olduğu-
Takibe dayanak bonoda “İzmir” Mahkemeleri yetkili kılınmış olmakla, yetki sözleşmesinin gerçekleştirildiği, bu durumda takip tarihine göre uygulanması gereken HUMK.nun 22. maddesine göre gerçek kişiler arasında yetki sözleşmesi ile belirlenen özel yetkili yerde de takip yapılabileceğine göre, İzmir İcra Dairesinin yetkili olduğunun kabulü gerekeceği-
Derdestlik ilk itirazında bulunulduğu tarih itibariyle HUMK hükümleri yürürlükte olduğundan, tamamlanmış işlem söz konusu olup, HMK'nın 448. maddesi uyarınca, bu kanun (HMK) hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı- Mahkemece, süresinde derdestlik ilk itirazında bulunmamış olan davalı kooperatif ile anılan dosyada taraf sıfatı bulunmayan davalı dışındaki diğer davalılar yönünden derdestlik nedeniyle dava şartı noksanlığından davanın usulden reddinin hatalı olduğu- Dava konusu edilen dairenin dosyada bulunan tapu kaydında davalı adına satış vaadi şerhi bulunduğundan, davacının kendi adına tahsis edilen dairenin tespiti ve bu dairenin tapusunun iptali ile adına tescili istemi yönünden bu davalının pasif husumetinin bulunduğu kabul edileceği- Mahkemece, ticaret mahkemesi ilamını kesinleştirmek üzere davacı vekiline süre verilmesi, davacıya dairenin tahsis edildiğinin ancak kooperatifçe davacıya bu dairenin ya da başka bir dairenin verilemediğinin kabulü ile tazminata hükmedilmesine ilişkin bu ilam temyiz edilmeksizin bu şekliyle kesinleştiğinde, konut karşılığı tazminat almaya hak kazanmış olan davacının, artık tapu iptal ve tescil ve tazminat isteyemeyeceğinin gözetilmesi, hükmün bozulması halinde, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki yetki düzenlemesini de içeren sözleşmenin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce imzalandığı, aynı Kanunun 448. maddesi gereğince Kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı belirtildiğinden, yerel mahkemece Kanunun 17. maddesi gereğince bir tarafın kamu tüzelkişisi diğer tarafın tacir olduğu, sözleşme ile yetkili mahkeme olarak Ankara mahkemelerinin yetkili kılındığı genel yetkili mahkemenin kararlaştırılmadığı gerekçesiyle verilen mahkemenin yetkisizliğine yönelik kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-