Ortaklığın giderilmesi davalarında HMK. mad. 27 uyarınca bütün paydaşların yer alması zorunlu olup, paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale gelmiş olduğundan (5403 s. K. mad. 8; 6537 s. K. mad. 4); haczedilen payının doğrudan icra yolu ile satışı mümkün hale geldiği ve alacaklının (davacının) İİK. mad. 121. gereğince ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin davayı açmasında hukuki yararının kalmadığı ve davanın reddi gerekeceği-
Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı icra hakimliğinden İİK. mad. 121 gereğince alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabileceği, bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınmasının zorunlu olduğu, icra hakimliğinden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip davacı tarafa icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmesi gerektiği-
Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olduğundan bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK. mad. 165 uyarınca uygun bir süre verilmesi gerektiği, mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekeceği-
Ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanıp kesinleştikten sonra açılan muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının hukuki yarar yokluğundan reddedilmesinin gerekeceği-
Muhdesat arza tabi olduğundan taşınmazda bulunan tüm muhdesatların kıymet takdirinde nazara alınması gerekirken üçüncü kişiye ait yapının hissedar olmadığı için oranlamada dikkate alınmadığı yönündeki bilirkişi görüşüne itibar edildiğinden, bu sebeple hükmün bozulması gerektiği-
Mahkemece paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının karar yerinde gösterilmesi gerekeceği, satış bedelinin, satışına karar verilen taşınmaz paylı mülkiyet hükümlerine konu ise paydaşların tapudaki payları oranında, elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi olması halinde mirasçılık belgesindeki payları oranında hem paylı, hem de elbirliği mülkiyet halinin bir arada bulunması halinde ise tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekeceği- Satış bedelinin oran kurulmak suretiyle dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken bu husus nazara alınmaksızın muhdesatın bedelinin muhdesat sahiplerine ödenmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekeceği-
Taşınmaz üzerinde daha önce mevcut bir muhtesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhtesatın bakım ve onarımının yaptırılması bağımsız bir muhtesat meydana getirme niteliğinde olmayıp mevcut muhtesatın daha kullanılır hale gelmesini, iyileştirilmesini bir başka deyişle muhtesattan sağlanacak faydanın artmasını sağlayan işler olduğu ve bu işler için harcanan giderler de muhtesatın değerini artıran faydalı ve zorunlu giderler olduğu- İyileştirici nitelikteki bu giderleri tek başına karşılayan paydaş koşullarının varlığı halinde bu giderlerden paylarına düşen kısmını sebepsiz zenginleşme kurallarına göre isteyebilecek olup, tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı-