-
“1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe
“Madde 698 - Yürürlükteki kanunun 627 nci maddesini karşılamaktadır.
İsviçre Medenî Kanununun 650 nci maddesi gözönüne alınarak düzenlenmiştir. Yürürlükteki maddenin “Müşterek mülkiyetin mahiyeti” şeklindeki konu başlığı “Paylı mülkiyetin sona ermesi” şeklinde değiştirilmiştir. Zira düzenlenmek istenen konu, paylaşma yoluyla sona ermedir. Kenar başlıktaki “dava” sözcüğü yerine de “istem” sözcüğü konul-muştur. Paydaşlar dava açmadan da kendi ara- larında paydaşlardan birinin istemi üzerine paylaşma yapabilirler. İstem sözcüğü, bu anlamda davayı da içine alan daha geniş bir ifadedir. Bu sebeple tercih edil- miştir.
Madde üç fıkra hâlinde düzenlenmiş ve ikinci fıkra ile, kaynak kanuna uygun olarak, taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmelerin resmî şekilde yapılması ve bunun tapu kütüğüne şerh verilebilmesi öngörül-müştür. Böylece sözkonusu sözleşmelerin, sonraki paydaşlara etkili olmasının nasıl sağlanacağı hususunda yürürlükteki kanundan doğan tereddütlere son verilmiştir.
Maddenin son fıkrasında, uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamayacağı öngörülerek yürürlükteki maddenin son cümlesi tekrar edil-miştir.”
-
“1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe:
‘Madde 621 - Madde, yürürlükteki kanunun 627. madde-sini karşılamaktadır; kaynak İsviçre Medenî Kanununun 650. maddesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Maddenin başlığı “pay- lı mülkiyetin paylaşma ile sona ermesi” şeklinde değiştiril-miştir. Zira düzenlenmek istenen konu, paylaşma yoluyla sona ermedir. “Dâva” deyimi yerine “talep” deyimi konulmuştur. Paydaşlar dava açmadan da kendi aralarında paydaşlardan biri-nin talebi üzerine paylaşma, yapabilirler. Talep kelimesi, bu anlamda dâvayı da içine alan daha geniş kapsama sahiptir.
Madde üç fıkra hâlinde düzenlenmiş ve son fıkra ile, kaynak kanuna uygun olarak, taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmelerin resmî şekilde yapılması ve bu-nun tapu kütüğüne şerh verilebilmesi öngörülmüştür. Böylece, sözkonusu sözleşmelerin, sonraki paydaşlara etkili olmasının nasıl sağlanacağı hususunda yürürlükteki Kanun döneminde mevcut tereddütlere son verilmiştir.’:
“10. Paylı mülkiyetin paylaşma ile sona ermesi
a. Paylaşma talebi
Madde 621 - Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın devamlı bir amaca tahsis edilmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını talep edebilir. Uygun olmayan zamanda paylaşma talebinde bulunulamaz.
Paylaşmayı talep hakkı, hukukî bir işlemle en çok on yıllık süre için önlenebilir.
Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin söz-leşmeler resmî şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir.”
-
“1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe:
‘1) Terim ve ifade: İfade sadeleştirilmiş, terimler yukarıki maddelere uygun duruma getirilmiştir. Bundan başka “şüyuu idame mükellefiyeti” yerine “paydaşlığı devam ettirme yükü-mü”; terimi konulmuş ve bu maddede yalnız paylaştırma ile ilgili kurallar olmayıp, paydaşlığın sürdürülmesi konusu da düzenlendiği için, maddenin ikinci kenar başlığı ona göre değiş-tirilmiştir. Bütün maddenin metni ise, önce genel kuralın konulması ve arkasından istisnaların belirtilmesi suretiyle yeniden kaleme alınmıştır. Genel kural birinci fıkrada, paydaşlardan herbirinin her zaman paylaşma istiyebilecekleri kuralı olup, bu birinci fıkrada birinci cümle içinde belirtilmiş, ancak paylaş-manın elverişli olmayan bir zamanda istenemiyeceği aynı fıkranın ikinci cümlesinde ifade olunmuştur. Bu ikinci cümledeki kural bugün yürürlükte bulunan metnin son cümlesidir. İfade ve biçim bakımından daha uygun olduğu için yukarıya, birinci fıkraya alınmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında paylaşmanın, paydaşlığı de-vam ettirme sözleşmesiyle veya paylı malın sürekli bir maksada özgülenmesi yoluyla bertaraf edilebileceği ve bunlardan, paydaşlığı sürdürme sözleşmesinin en çok on yıl için yürürlükte kalabileceği bildirilmek suretiyle, paylaşma konusundaki genel kuralın ikinci istisnası düzenlenmiş bulunmaktadır. Birinci istisna paylaşmanın “elverişli olmayan bir zamanda istenemiyeceği” kuralı olup zamanın “elverişli” olup olmadığını yargıç takdir eder. Az önce belirtildiği gibi bu nokta birinci maddenin ikinci fıkrasına aktarılmış bulunmaktadır.
2) Biçim değişikliği: Bu madde, yürürlükteki metinde, üç cümleden oluşmuş bir tek fıkra halindedir. Ön tasarıda ise, son cümle, birinci fıkraya eklenmek suretiyle madde evvelâ iki müs-takil fıkraya ayrılmış ve sonra bir üçüncü fıkra eklenmesi yo-luyla üç ayrı fıkra haline getirilmiştir.
3) Hüküm değişikliği: Yürürlükte bulunan metnin birinci cümlesi, (paydaşlığın sürdürülmesi) ile (paylı malın sürekli bir maksada özgülenmesi) kurumlarını yanlış olarak birleştirmiş-tir. Oysa bunlar arasında amaç birliği olmakla birlikte, bunlar ayrı ayrı kavramlardır ve durum İsviçre Medenî Kanununda da böyledir. Nitekim (paydaşlığı sürdürme yükümü) on yıldan fazla bir süre için konulsa bile, en çok on yıl için geçerlidir; halbuki paylı malın (sürekli bir maksada özgülenmesi) müddetsiz olarak mümkün olabilir; yani bu on yıldan çok bir süre için yapılmış olsa bile geçerli olur. Paylı bir malın sürekli bir maksada öz-gülenmesi, Kat Mülkiyeti Kanunu çıkmadan önce, kat mülkiyeti ihtiyacını sağlamak için başvurulan bir yol idi. Bununla birlikte bu müessese başka amaçlar için de kullanılabilir. Açıklanan bütün bu nedenlerle madde yeniden ifadeye bağlanırken (paydaşlığı sürdürme yükümü) ile (sürekli bir maksada özgüleme) kavramı birbirinden açık olarak ayrılacak biçimde bir ifade kullanılmıştır.
Paylı mal bir taşınmaz ise, bunun sürekli bir maksada özgülenmesini veya o taşınmazdaki paydaşlığın sürdürülmesi yükümünü saptayan sözleşmenin geçerli olması için, resmî se-net şeklinde yapılmasını ve ayrıca bunların tapu kütüğüne şerh verilmesini Medenî Kanun Komisyonu zorunlu görmüştür. Özel- likle Tapu Kanunun 26 ncı maddesini değiştiren 6217 sayılı Kanunla -yukarda işaret olunduğu gibi- kat mülkiyeti ihtiyacının karşılanması için konulmuş olan yeni esaslardan sonra yukarıki işlemler memlekette çoğalmış ve bankalarca yaptırılan ikramiye apartmanları ile kat mülkiyeti işlemleri genişletilmiş olduğundan, bu işlemlerde suistimalleri önlemek için paydaşlığı sürdürme yükümünün tapu kütüğüne şerh verilmesinin ihtiyarî değil mecburi olmasını; başka bir deyimle, resmî senet ve tapuya şerh işleminin, paylı taşınmazlarda paydaşlığı sürdürme yükü-mü veya paylı taşınmazın sürekli bir maksada özgülenmesini açıklayıcı (ızhari) nitelikte değil, kurucu (ihdasî) nite-likte olmasını Medenî Kanun Komisyonu uygun görmüştü. Ger-çi o zamandan bu yana 1965 yılında çıkan 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ile bu ihtiyaç doğrudan doğruya kanunî yoldan sağlanmakta ise de Öntasarının 627 nci maddesine eklenen son fıkranın yararlı ve gerekli olduğu düşünülerek, komisyonca eklenmiş bulunan bu fıkra, olduğu gibi alıkonulmuştur.’:
“5. Paylı mülkiyetin sona ermesi
a) Paylaştırma istemi ve paydaşlığın sürdürülmesi
Madde 627 - Paydaşlardan herbiri, paylı malın paylaşılmasını her zaman isteyebilir; şu kadar ki, paylaşma, elverişli olmayan bir zamanda istenemez.
Paydaşlığın devamı için bir sözleşme yapılması veya paylı malın sürekli bir maksada özgülenmesi ile paylaşma önlenebilir, şu kadar ki, paydaşlığın devam ettirilmesi amacıyla yapılacak sözleşme ile paylaşma en çok on yıl için önlenebilir. Bu sürenin bitiminde aynı yolda yeni bir sözleşme yapılabilir.
Paylı bir taşınmazın sürekli bir maksada özgülenmesi veya böyle bir tartışmazda paydaşlığın devam ettirilmesi yükü-mü resmî senede bağlanıp tapu kütüğüne şerh verilmedikçe geçerli olmaz.”