Muhatap adına tebligat yapılan kişinin gerçekte «tebliğ tarihinde muhatap ile birlikte -aynı çatı altında- oturmadığı» hususunun icra mahkemesinde (tetkik merciinde) tanık dahil her türlü delille (ikametgah belgesi, elektrik ve su faturaları vb. ile) ispat edilebileceği–
Şikayet süresi «şikayete konu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren» işlemeye başlayacağı, şikayete konu memurluk kararının ilgiliye tebliğ edilmemiş olması ve ilgilisi tarafından öğrenildiğine dair dosyada kanıt bulunmaması halinde, ilgilinin belirttiği öğrenme tarihine itibar edilerek sürenin hesaplanacağı (saptanacağı)–
Tebligat Kanununun 17. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için «işyerinin borçluya ait olması» ve «tebligat yapılan kişinin de daimi memur veya müstahdem konumunda bulunması» gerektiği–
Vekille takip edilen işlerde, vekil yerine asile yapılacak tebligat usulsüz olacak ise de, vekilin asile yapılan tebligattan haberdar olarak süresinde ödeme (icra) emrine itiraz etmiş olması halinde, artık «asile yapılan tebligatın usulsüz olduğu»ndan bahisle şikayette bulunulmasında hukuki yarar bulunmayacağı–
Takip talebinde «borçlu» olarak Dışişleri Bakanlığı‘nın gösterilmiş olması halinde, tebligatın bu bakanlığa -evrak memuruna- yapılması gerekeceği–