Dairenin yerleşik içtihatlarına göre tüzel kişiler adına ticaret sicilindeki adreslerine gönderilen tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun, Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek olmadığı- Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olması, tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı- Ancak, Kanunun 21/1.maddesine göre tebligat yapılması halinde, tebliğ memuru, tebliğ evrakını tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de, mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği- Öte yandan TK'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı- Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararında Dairemizin daha evvel vermiş olduğu bozma ilamına dayanılmış ise de, TK'nın 35. maddesine göre tebligat yapılırken kapıya yapıştırılan evrakın ne olduğunun açıkça yazılması gerektiği, emsal olarak alınan bozma ilamına dayanak tebligatta örnek 6 yapıştırıldığına dair şerh olmadığından tebligatın usulsüz kabul edildiği ancak somut olayda usulsüzlüğü iddia edilen tebligat incelendiğinde esasen bu zorunluluğa riayet edildiği, matbu alanın üst kısmında "1.ve 2. Sahife kapıya asılmıştır" şeklinde ibarenin ve kaşe kısmında da açıkça 6 örnek nolu tebliğ evrakının bir parçasının kapıya yapıştırıldığının yazılı olduğu, buna göre şikayete konu ve usulsüzlüğü iddia edilen tebligatın, emsal olarak alınan bozma ilamına ilişkin tebligattan bu yönleri ile farklı olduğu, dolayısıyla şikayete konu tebligatta herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığı görülmekle Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda, borçlunun MERNİS adresine tebligat çıkartıldığı ve tebligatın “Adrese gidildi, adres kapalı olup muhatap bulunamadı. Muhatap hakkında komşu-yönetici beyanı alınamadı. Sistem kaydı olmayıp muhatap ismen tanınmadığından tebligat merciine iadesine” şerhi ile iade edildiği, buna göre muhatabın bulunamadığı, beyan da alınmadığı şerh edilmek suretiyle usulüne uygun araştırma yapılmaksızın doğrudan merciine iade edildiği görülmekle, iade dönen ilk tebligat; 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesi ile Yönetmeliğin 30. maddesi hükümlerine aykırı olup usulsüz olduğundan TK'nın 21/2. maddesinin uygulanmasına esas alınmayacağı-
İddialar doğrultusunda kolluk araştırması yaptırılmak suretiyle bila tebliğ dönen tebligat tarihi olan 04.01.2024 tarihinde bahsi geçen yerde F. P. isminde komşunun bulunup bulunmadığı hususu tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiş olduğu- Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazması ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatması gerekeceği- Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı hakim tarafından denetlenebileceği-
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun ''Tebligat Mazbatası'' başlıklı 23. maddesi 9. bendinde; "tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzası”nın tebliğ evrakında bulunmasının emredildiği, ''Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi'' başlıklı Tebligat Yönetmeliği'nin 35. maddesinin (ğ) bendinde ise ''Tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun adı, soyadı, sıfatı ve imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasını" içermesi gerektiğinin hüküm altına alınmış olduğu-
Somut olayda satış ilanı tebligatı borçluya üç kez gönderilmiş olup, ilk gönderilen tebligat bila ikmal dönmüş, aynı adrese Tebligat Kanunu 21/2. madde ihtaratıyla ikinci defa gönderilen evrak 29/04/2024 tarihinde tebliğ edildiği, ancak müdürlüğün bu tebligatı usulsüz kabul ederek, tekrar aynı adrese tebligat çıkardığı görüldüğü, Mahkeme iş bu mazbata üzerindeki şerhe dayalı olarak usulsüzlük tespitinde bulunduğu ve ihaleyi iptal ettiği-
Borçlunun ödeme emrini Uyapta açmış olduğu tarih itibariyle takipten haberdar olduğunun kabulü gerektiği ve bu durumda ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik şikayetin süresinde olup olmadığının bu tarihe göre değerlendirileceği-
Her ne kadar İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince; bila tebliğ iade edilen tebligatta, borçlunun adreste bulunmama sebebinin yazılmaması ve bunu bilebilecek kimselere sorulmaması nedenleriyle bu tebligatın usulsüz olduğuna işaret edildikten sonra, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebligat çıkartma şartları oluşmadığından bahisle bu maddeye göre yapılan ödeme emri ve 103 davetiyesi tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğu kabul edilmiş ise de; yukarıda açıklanan Yasa maddesinde böyle bir araştırma yapılması zorunluluğu bulunmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu adına TK’nın 21/2.maddesi gereğince tebliğ edilmesi şerh verilerek çıkarılan ödeme emrinin 25/09/2023 tarihinde, gösterilen adreste muhatabın işte olması sebebiyle muhtara tebliğ edildiği, haber kağıdı yapıştırıldığı, komşusuna bilgi verildiği şerhiyle tebliğ edildiği, tebliğ evrakı üzerinde tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasının bulunmadığının anlaşıldığı- Bu hali ile tebliğ memuruna ait bilgiler bulunmadan yapılan tebligatın, yukarıda açıklanan yasa hükümlerine aykırı ve usulsüz olduğu-